Yaşlanmanın Cilt Üzerinde Etkileri

Yaşlanmanın Cilt Üzerinde Etkileri

Yaşlanmanın Etkileri Şüphesiz herkes yaşlanmayla vücudumuzda belirli degişiklikler olduğunu bilir. Yaşlanma ile vücudumuzda oluşan bazı değişiklikler bariz, bazıları ise çok hafif olarak kendilerini gösterirler. Çoğu insan yaşlanma sırasında faal olarak kalır ve vücudu bu değişikliklere karşı daima alarmdadır. Bu kişilerin fizyolojik yaşları tarihsel (kronolojik) yaşlarından daha genç olur. Diğerlerinde ise kemik erimesi, kireçlenme gibi rahatsızlıklardan dolayı hareket kabiliyetleri giderek azalır.

Yaşlanmayla bizi nelerin beklediğini bilmek ve buna karşılık yapılacak belirli işlemler, daha genç kalmamızı ve bağımsız bir yaşam sürdürmemizi sağlar. Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz programı ve daima olumlu düşünme ve teşebbüsler, yaşla ilgili değişikliklerin gecikmesine ve yavaş ilerlemesine neden olacaktır. Yaşlanmayla adaleler kitlelerini kaybetmeye başlar. Bu tabii bir olaydır, ancak hareketsiz bir yaşam bunu arttırır. Adale liflerinin sayısı ve ebadı azalır. Kirişlerin su içeriği yaşla azalır. Bu dokuları daha sert yapar ve burayı etkileyen kuvvetlere karşı daha dayanıksız hale getirir.

Elle yakalama kuvveti azalır ve rutin günlük işlemlerde zorluk çekilebilir. Kalp adalesindeki değişiklikler sonrası kan pompalaması azalır. Daha çabuk yorulur ve daha geç kendimize geliriz. Vücut metabolizması yavaşlar. Bu şişmanlığa ve kötü kolesterolün artmasına neden olur. Adalelerin yanı sıra yaşlanmayla kemiklerde de bazı değişiklikler olur. Tüm yaşam boyunca kemik yapım ve yıkımında değişiklikler olur. Yaşlanmayla bu ikisi arasındaki denge bozulur ve sonuçta kemik dokusu kaybı daha fazla olmaya başlar.

Kemikteki mineraller azalır ve böylece kemiğin sertliği azalır ve daha kırılgan hale gelir. Kemikteki kayıplar ile kemik erimesi (osteoporoz) gelişir. Omurgalarda kırıklar ve bunun sonucu kamburluk oluşabilir. Yaşlı kadın ve erkeklerde kemik erimesi sonrası kalça kırığı görülme oranı artar. Kıkırdak dokuda değişiklikler oluşur, su oranı azalır ve kıkırdak dokusu binen yüklere daha az dayanıklı hale gelir. Kıkırdak dokudaki değişiklikler ve harabiyet sonrası kireçlenme gelişir.

Bağlar ve eklem kapsülleri esnekliklerini kaybederler ve bunun sonucu eklemlerde hareket kısıtlılığı oluşur. Peki ortopedik olarak bahsettiğimiz bu değişiklere karşı yapabileceğimiz herhangi bir işlem mevcut mudur, ne yapabiliriz sorusu akla gelir. Yapacağımız basit egzersiz ve germeler sonrası bu olayların yavaşlamasına ve daha kaliteli bir hayat sürmeye devam edebiliriz. Kas iskelet sistemimizdeki yaşlanmaya bağlı değişiklikler yaygın olarak bulunur. Eklem esnekliğini sağlamak ve korumak için mutlaka her gün germe hareketleri yapılmalıdır. Ağırlık çalışması ile adale kitlesi ve kuvveti arttırılır ve böylece kişi günlük aktivitelerini en üst seviyede yapabilir.

Yapılacak egzersizler ve fiziksel aktiviteler sonrası kalp hastalığı, kanser ve yüksek tansiyon riski azalır. Uzun süreli ve muntazam yapılan egzersizlerle adale kaybı azaltılır ve yaşa bağlı vücut yağının artması önlenebilir. Her gün yapılacak en az 30 dakikalık orta derecede egzersiz ile daha kaliteli bir yaşam elde edilebilir. Egzersizler sırasında aşırı yüklenmelerden mutlaka kaçınmak gerekir. Yürüme, yüzme, bisiklet tavsiye edilen sporlardır. Son olarak tabii ki bu tür egzersizler öncesi mutlaka doktorunuza görünüp onayını almalısınız. Hepinize sağlıklı yaşam dileği ile.

Yaşlılık Psikolojisi

Yaşlanma bedensel, ruhsal, zihinsel ve toplumsal değişimler sürecidir. Son yıllarda gerek sağlık alanındaki yenilikler, gerek beslenme koşullarının iyileşmesi gibi nedenlerle insan ömrü uzamış ve tüm dünyada yaşlı nüfus artmaya başlamıştır. Yaşlı bireyin bedensel, ruhsal ve sosyal değişimlere uyum sağlamasına paralel olarak kendi potansiyellerini geliştirmeye yardımcı olan yaşlı rehabilitasyonu da giderek önem kazanmaktadır.

Yaşlılık dönemi sağlık problemleri üç gruba ayrılır: Bedensel zorluklar, Ruhsal zorluklar ve Toplumsal zorluklar.

1.Bedensel Zorluklar

Kişiden kişiye değişmekle beraber genelde yaşlanmanın getirdiği bedensel problemlerin başında hareketlerdeki kısıtlanma gelir. Bunun yanı sıra genç yaşlarına göre beceri ve güç kaybı söz konusudur. Bitkinlik hisseder, daha çabuk yorulur, kas kitlesi azalır. Entellektüel becerilerde de azalma olur. Unutkanlık artar. Uyku ve beslenme düzeni değişir, sabahları erken uyanır. Bedensel hastalıklarda da artma olur.

i. Gençlik döneminde başlayan ve yaşlılıkta da devam eden kronik hastalıklar. Astım, kronik bronşit….

ii. Yaşlılık döneminde ortaya çıkan hastalıklar: Arteriyoskloroz, demans bozuklukları, depresyon, anksiyete bozuklukları tansiyon, felç, kazalar, yaralanmalar…

iii. Yaşlılığa özgü hastalıklar: Kas kitlesinde azalma, kişilik yapısında değişim…

Ruhsal Zorluklar

Çaresizlik ve aciz hissetmek,

Yaşam ilgilerinin azalması,

Kendine güvenin azalması,

Sorumluluklarını yerine getirememe,

Kontrol kaybı hissi

Karamsarlık

Yalnızlık ( kayıplar yaşanması, sosyal statüde değişimler)

Stres yaratan durumla baş edebilmede zorluk çekme, hastalık karşısındaki tutumda değişim, ailevi meselelere gösterilen tepkilerdeki artış, değişimlere tolerans gösterememe

Aile içinde yaşlılara bakımın yaratacağı stres (gerek yaşlı üzerinde baskı oluşturması gerek bakımı üstenen kişinin yaşayacağı stres)

2.Toplumsal Zorluklar

Teknolojiye ayak uyduramama: bilgisayar, cep telefonu gibi..

Yaşadığı mekanı değiştirememe,

Yaşlıya olan ihtiyacın azalmasına paralel olarak yalnızlık hissetme ve ilgi görememe , çocukların evlenip ayrılmaları, torunların büyümesi gibi

Emeklik ve verimliliğin azalması

Ekonomik zorluklar

Sosyal olanaklarının azalması

Ülkemizde yaşlı bakımı genelde aile içinde evde yapılmaktadır. Geleneksel olarak yaşlı bakımında tutum; “yaşlılıktır normal” anlayışı içinde ayrıcalıklı davranmaya ihtiyaç duyulmayan yaklaşım gösterir. Bu durum bir takım ihmallere ya da tam aksine aşırı kollayıcı durumlara sebep olabilir. İlginçtir ki yaşlılarımız bu yaklaşımı kabullenir ve özümser sonuç olarak yaşlılığa gerekli önem ve özen gösterilmez. Bu sorun yaşlılığın yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Yaşlıların mevcut potansiyellerinin önünü kapatır. Pek çok sağlık problemine yol açar. Yaşlının özgüvenini kaybetmesine, çaresiz duruma düşmesine, fiziksel ve duygusal bağımlılık yaşamasına, depresyona ve çeşitli hastalıklara davetiye çıkarır. Yaşlılar, özellikle hareket becerilerinin sınırlanması, öz bakım becerilerinin azalmasından ötürü ev idaresinden sosyalleşmeye kadar yaşam alanlarından kopar. Eğer kişi kendi ihtiyaçlarını ve zevk aldığı faaliyetleri sürdüremezse, ruhsal dünyasını da koruyamaz. Yaşlılık dönemi kişinin kırılgan, alıngan ve hassas olduğu bir süreçtir. Becerilerin zaten azaldığı bir dönemde yukarıda değinildiği gibi yaşlıya özgü yanlış bakış açısı ve ihmalkar tutumlar büyük bir potansiyel tehlikeye dönüşür. Yaşlı bakımına doğru yaklaşım ise aşağıda değinildiği şekilde olmalıdır.

Yaşlılık Nedir ?

Yaşlanma, organizmanın giderek biyolojik verimliliğinin yitirmesi, çevresine uyumda güçlük çekmesi ve direnç mekanizmalarında gerileme olarak tanımlanabilir. Tıbbi ve toplumsal gelişmelerin yaşlılığın sınırını sürekli olarak yukarı çekmelerine karşın genel uygulama 65 yaşın başlangıç olarak kabul edilmektedir. Ancak kronolojik yaşın tek ölçüt olması doğru değildir. Günümüzde her bir bireyin biyolojik, psikolojik ve sosyal yaşantılarından söz edilmektedir. Bunun yanı sıra farklı genetik ve sosyokültürel gruplarda normal yaşlanma özelliklerinin farklı olduğu öngörüldüğünden "normal yaşlanma"ya ilişkin tek bir tanım yapılamamaktadır.

Son yıllarda gelişen teknolojiyle birlikte tıptaki yeni buluşlar, bireyin kendine ve yaşamına daha fazla değer vermesi insan ömrünün uzamasına yol açmıştır ve dünyada 65 yaş ve üzerindeki insanların sayısı hızla artmaktadır. Ülkemizde yaşlı nüfusun toplumdaki oranı yaklaşık % 4,5 iken 2030'larda bu oranın %6 olması beklenmektedir. Yaşlılık, yaşam sürecinin; çocukluk, gençlik, erişkinlik gibi doğal bir çağıdır.

Yaşlılık dönemi üçe ayrılır:
Genç yaşlılar (65-74 yaş)
Orta yaşlılar (75-84)
İleri derecede yaşlılar (85 yaş ve üzeri).

Yaşlanmaya bağlı olarak fiziksel aktivitede bazı değişiklikler görülür. Genel olarak kas dokusunda bir azalma olur. Kadınlarda özellikle menopozdan sonraki dönemde yoğun bir şekilde kemik kayıpları ortaya çıkar. Bu kayıplara bağlı olarak boy kısalmaları, omurlarda çökmeler, hatta kırıklar olabilir.
Yaşlanmayla birlikte zihinsel değişiklikler de ortaya çıkar. Algılamada ve yaratıcı yeteneklerde yaşlanmayla birlikte bir azalma, dikkatsizlik ve düşünme hızında yavaşlama görülebilir. Öğrenme yeteneğindeki azalmaya, hareketlerdeki yavaşlama da eşlik edebilir.

Yaşlılıkta zihinsel değişikliklere paralel olarak, kişilikte de bazı değişiklikler oluşabilir. Yeni durumlara uyum sağlayabilme, yeni düşünceleri kabul etmede güçlük yaşanabilir. Çevreye karşı daha az ilgili, kendi bedenine ve kendine karşı daha ilgili olup, ilişkilerde daha derin ve seçici olabilirler. Yeniliklerden ürkebilirler ve eski yaşamlarını özlerler. Sağlıklarına aşırı önem verirler. Aşırı tutumluluk, kişisel eşyalarına karşı bağımlılık gelişebilir.

Yaşlılık ve Unutkanlık

Yaşlanmayla birlikte gelen unutkanlık (senil demans) yaşın ilerlemesiyle birlikte yavaş yavaş ortaya çıkar ve kendini 70-75 yaşlarından sonra iyice hissettirir. Yaşlılarda daha önce edinilen bilgiler sağlam kalır ve yeni öğrenilen bilgiler çabuk unutulur.

Demans (bunama) sıklıkla yaşlılarda görülen bir rahatsızlıktır. Hastanın bilinci yerinde olmasına rağmen hafızada zayıflama ve bazı zihinsel yetilerde azalma olur. Kişi çevresinde olanlara ilgisini yitirmeye başlar. Yeni bilgiler öğrenmede ve bunları hatırlamada, konuşma sırasında doğru kelimeleri bulmada, günlük yaşantıya ait sorunları çözmede yavaşlama zamanla belirginleşir.

Bellekte zayıflama öncelikle telefon numaralarını, isimleri, yaşanan günlük olayları tam olarak hatırlayamama şeklindedir. Dikkat kolayca dağılır. Çevreyle kurulan ilişkiler sınırlanmaya başlar. Sosyal yetersizlik belirginleştikçe yalnızlık derinleşir. Kişi huzursuz ve kederlidir. Daha kırılgan, öfkeli ya da şüpheci olabilir. Zamanla geçmişe ait anılar da silinmeye başlayabilir.

Yaşlıların sosyal hayattan tecrit edilmemeleri, günlük yaşama dahil olabilmeleri, arkadaş sohbetleri yapabilecekleri ortamlarda bulunmaları, becerileri doğrultusunda sorumluluk almaları gerek zihinsel gerekse bedensel sağlıkları açısından faydalı olacaktır. Bunun yanı sıra çok fazla ve çok yağlı yememeleri, bol egzersiz yapmaları, sigara içmemeleri ve alkol konusunda ilimli olmaları önerilebilir.

Yaşlılıkta normal veya normal dışı durumların belirlenmesi için nöropsikolojide testler ve fMR çalışmaları yapılmasında yarar vardır. Erken tanı ve tedaviyi öneriyoruz.





SENDE YORUM YAP!

Whatsapp