Tarihçe

Tarihçe :

Akupunktur, son derece eski ve zengin bir deneyime dayanır. Bu alana yazılmış ilk tıp kitabı, NUEI-KING ve NEI-TSING tarafından, M. O. 200 yılında kaleme alınmıştır. 5000 yıllık bir deneyimin sonucu olarak ortaya çıkan ve Uzakdoğu tıbbı olan akupunktur, evrensel değişiklik ve denge konusundaki ilkçağ felsefe kuramına dayalıdır. Tarihi derinliği ise, taş devrine kadar uzanmaktadır. Kökünün insanlığın en ilkel çağlarından başlayarak günümüz uzay çağına kadar uzanması ve uygulama alanının genişlemesi, onu sağlam temellere dayandırmış ve bu sağlamlığı çağdaş tıbba giriş nedeni olmuştur. Maden'i iğnelerden yararlanılması, değişik renkte madenIerin bulunuş tarihi olan İmparator Huang-Ti (M. Ö. 2640) zamanına rastlar. Ama, yüzyıllarca önce Uzakdoğulu insanlar, çakmaktaşı parçalarını, daha sonra cilalı taş sivrilerini derinin belli yerlerine bastırarak hastalarını iyileştiriyordu. Bunlara "Bian" denilmekteydi. Hanlar döneminde yazılmış olan "Karakterlerin Analitik Sözcüğü" isimli kitapta bian'ın "Tedavi maksadı ile kullanılan taş" olarak nitelendirildiği görülmektedir. Bu taşlar daha sonra, yerini kemik ve bambu kamışından yapılmış iğnelere terk etmiştir. Böylece akupunktur, insanlığın başlangıcı olarak kabul edilen taş devrine kadar uzanmaktadır. İlk insanlar, kendilerinin iyi ve kötü cinlerle çevrili olduklan düşüncesindeydiler. Kuşkusuz bu durumda ağrı olayı, onlar için kötülük yapıcı bir cinin meydana getirdiği bir durumdu. Bu felsefeden yola çıkan ilk çağ insanının tedavide amacı, bu cinin sivri bir cisimle dürtüklenerek vücuttan kaçmasını sağlamaktı. Buradan hareketle akupunkturun batı i ve mistik bir düşünceden doğduğu söylenebilir. Tarihinin ise, insanlığın başlangıcına kadar uzandığı teorisi ortaya konulabilir. Bu denli eski olan bu tedavinin, ilk çağlarda yaşayan Çinlilerden günümüze kadar nasıl geldiğinin cevabını bulmak istersek Çin harflerinin yavaş yavaş nasıl şekillendiğine bakmak gerekir. Çin'in bilinen en eski tarihi, M. Ö. 3200 yıllarında yaşayan ve tıbbın kurucusu İmparator Ching-Nong dönemine rastlar. 5000 yıl önce insanın beslenmesi için en uygun beş tahılı tanıtan, yararlı yüz çeşit bitkiyi ayırt etmeyi öğreten İmparator Ching-Nong'dur. Yeryüzü yemişlerinin bir bir tadına bakarak, zehirli olanları ile hastalıkları iyi eden ve sağlığa yararlı olabilen birçok bitkiyi tanıtmıştır. Daha sonra, bu çalışmaların yeni nesillere sözle aktarmanın mümkün olamayacağı düşünmesiyle ve henüz yazı da bulunmadığı için, birtakım kırık ve eğri çizgilerle işaretleme yoluna gitmiştir. Sonraki yıllarda bu çizgilerin yerini düğümlü çizgiler almıştır. M. Ö. 3000 yıllarında madensel levhalara çizilen ve Si ang-Hing adı verilen bu ilk yazıtların 200 kadar olduğu sanılmaktadır. M. Ö. 2959 yıllarında filozof Fou-Hi, düğümlü sicimlerin yerine Kho Teou harflerini kullanmıştır. Bu harfler kurbağa yavrusunu andırdığı için; kurbağa adıyla bilinir. Filozof Fou-Hi ve yardımcıları, kuşaktan kuşağa aktarılan tüm bilgileri toplayarak onların bir bileşimini yaptılar. Her olayın nedenini araştırarak, birbirlerini izleyen tümevarımlarla yalın ve tek, son nedeni bulmayı başardılar. Buna göre: eski çağlardan bu yana Çin'de ev yeri belirleme ve gaipten haber verme sanatının uygulamasıyla ilgili, masa üzerine toprak atılarak yapılan bir toprak falı geleneği vardı. Çinli kendi içine kapanık ya şardı. Yüce uğraşları yoktu ve kendisi için en önemli şey, doğaya elden geldiğince uyum sağlamaktı. Seçmiş olduğu vadide oturur ve evinin yönü nü bulmak için ışık ve gölge oyunlarından yararlanırdı. Çinli aydınlık ve karanlığın birbirini izlediği ve ilkinin dost, ikincisinin düşman olduğu, aklına gelen ilk düşüncelerdi. Böylece akupunkturun temel ilkesi olan Yin ve Yang felsefesi doğmuş oldu. 300 yıl sonra İmparator Huang-Ti, bütün buluşları titizce derledi ve tıp biliminde, öğeleri elyazması kitaplara geçen gerçek bir bilim anıti meydana getirdi. Birinci hükümdar soyundan gelen İmparator Yu (M. Ö. 2200) ile tarih çağına girildi. Hanlar dönemine (M. Ö. 200) ulaşıncaya kadar yazı, yüzyıl dan yüzyıla değişikliğe uğradı. Günümüze kadar gelmiş ilk akupunktur kitapları olarak tanınan Nuei-King ve Nei-Tsing bu döneme rastlar. Bugün Çinli eleştirmenler, bu kitabın ilk metninin Huang-Ti' nin yazdığından farklı olduğu görüşündedirler. Hekimlerin anlayabilmesi için ki tabın basitleştirildiği görüşü de vardır. Ayrıca bu çeşit yazılı ve sözlü yorumların içinde, Tcho'lar dönemi (M. Ö. 4222) ile Hanlar döneminin ürünü olan gözlemlerin ve ilkelerin birbiri ne karıştırılarak zayıf düşürüldüğü inancı vardır. Oysa, So-Queron ve Ling-Tchrou olmak üzere iki bölümden oluşan bir kitap yazılmıştır. Ling Tchrou'nun "Kou Wen Pien" kısmında; "Kulak, bütün kanalların buluştuğu yerdir" denilmektedir. Kulak akupunkturunun ilk keşifde buna dayan maktadır.Hanlar döneminde tanınmış cerrah Hua-Tou, akupunktur ve moksibasyon tekniğinin en iyi uygulayıcılarındandı. Çeşitli hastaların vücut hacimlerindeki farklılıklar nedeniyle akupunktur noktalarının lokalizasyonu ve yanlışlıkları düzeltmek için hasta vücudunun belirli bir kısmının ölçülme si gerektiğini tespit etti. Başparmağın falangiyal ekleminin genişliği "bir birim" olarak kabul edildi ve daha sonra buna "İdentikal Birim" veya "Cun" denildi. Aynı yıllarda Mısır'da Aurikulo Terapi uygulanmakta ve kulak kepçe sinin bazı noktaları, siyatik ağrısının giderilmesi için papirus ile dağlanarak tedavi edilmekteydi. Bununla ilgili bilgileri Kom Om Bo Temple yazıtlarında görmek mümkündür. İran'da Pers İmparatorluğu döneminde de bu metodun uygulandığına dair belgeler bulunmuştur. Günümüzde yapılan son kazılarda Anadolu'da Etiler'in de akupunktur sanatını icra ettiklerine dair yazıtlara rastlanmıştır. Modem Batı tıbbının babası olarak bilinen Hipokrates ise, kulak kepçesine tatbik ettiği küçük aderlanslarla impotans tedavisini başarmıştır. Huang-Ti-Nei-Ching'den (M. Ö. 497-221) günümüze gelinceye kadar ÇinIilerde ve Batılılarda sayısız gözlemler yapılmış, bunların sonuçları kitap ta toplanmıştır. Huang-Ti-Nei-Ching'in Canon of Medicina'nın, Ling-Shu Shin-Chuan döneminde "Böbreği teşhis etmek için kulağa bakın" ibaresi vardır. Sung hanedanlığı döneminde (M. S. 960-1279) Chong-Chang Ching'in yazdığı kitapta, kulağın gözleminden teşhise varıldığı belirtilmiştir. Görülüyor ki kulak akupunkturunun yaklaşık 2000 yıllık bir geçmişi söz konusudur. Hastalarına tek iğne uygulayarak tedavi eden Rao-Trn'nun (M. Ö. 125) yapıtlarında, ağrılı deri noktaları üzerine sivri bir fildişi parça sı veya tırnak ile masaj yaparak tedavi uyguladığına dair bilgiler vardır. Homeopati, hatta izopathinin öncüsü olarak, ilaçların sonsuz derecede küçük dozlarda verilmesi, çoğu zaman hastaya, aynı hastalığa tutulmuş evcil bir hayvanın terinden elde edilen dilüsyondan içirilmesi önerilmiştir. III. ve VI. yüzyıllar arasında Tsinn ve Soe soyları: Gerçeğin Kitabında noktaların yerlerini ve sayılarını açıkladılar. Organik Nabızlar Kuralı, bu hanedanlar zamanında, IV. yüzyılda ortaya çıktı. Fizyolog Chen-Yuehren (M. S. 401-500) , ölüm anında olan bir hastanın sol ve sağ kulağına bir tüple akupressör yaparak hayata dönüşünü sağladığını yazmıştır.Tang Hanedanlığı zamanında (M. S 58 ı -682) , kulak akupunkturu ile ilgili birçok belge vardır. Kulak kanalı üzerindeki transvers kıvrımı koterizasyonu veya iğnelenmesinin, epidemik virüs ataklarında ve sarılık tedavi sinde etkili olduğu yazılmıştır. Aynı zamanda bu noktanın kulak çınlamasında da endike olduğu kaydedilmiştir. Orta Tang Hanedanlığı zamanında, Chen-Chang-Chi tarafından 730 yıllarında yazılan Chih-Nieh-Fang isimli kitapta, malaryadan kurtulmak için, hastanın iki kulağının yılan derisi ile doldurulması tavsiye edilmiştir. Yuan Hanedanlığı döneminde Wei-Sheng-Pao-Chien, infantil epilepside kulak arkasının iğneyle koterizasyonu ile iyileştirme sağlayacağını yazar. VI. ve X. yüzyıllar arasında akupunkturda büyük gelişmeler sağlanmıştır. Soun-Se-Miao (585-682) , "Yüz Altın Değerinde Öğütler" isimli yapı- tını yazdı. VIII. yüzyılın ortalarında Quang-Cheou, Akupunkturun Önemli Gizemleri'ni açıklamış ve iX. yüzyılda Tchenn-Tsiuann, Yeni Nabızlar Kuralı'nı yazmıştır. Akapuntur X. yüzyıldan, XIV. yüzyıla dek Song soyu döneminde büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Rojolu (937-975) ,Çin İğneleri Kuralı' nı yazdı. i 027' lerde İmparator tüm Çin akupunktur noktalarını derinlikleriyle birlikte açıklayan doğal büyüklükte bronz bir heykel döktürdü. O tarihten bu yana, bu heykelin resimleri tahta levhalar üzerine oyularak çoğaltıldı ve günümüze kadar geldi. Bronz heykel üzerinde, Wang Wei tarafından yazılmış olan akupunktur moxibution noktaları yer alıyordu. Tong-Jen-Shu-Xue-Zhen-Ji-Tu-Jin'de 657 nokta seçilip ayrılmış olup bu kitap akupunktur üzerinde ayrıntılı çalışmaları kapsar. 1068 yılında akupunktur öğrenimi veren ilk fakülte kurulmuş, Hua Shou tarafından aynı yıllarda yazılmış olan" 14 Kanalın Genişletilmesi" adlı kitapta kanallar tartışılmış ve "Kanallar Teorisi" ortaya konulmuştur. Çinli doktorlar tarafından kanalların vücut yüzeyini visseral organlarla birleştiren geçiş yolları olduğu düşünülmüş ve bunun için hastaların ilaçlarla tedavisinde kanalların visseral organlarla bağlantısının düşünülmesi gerektiğine ilişkin ulaşılan sonuç, Akabani'nin temelleri ve Homeopati seçiminin ilk adımları olmuştur. XI. yüzyılda yaşayan İbn-i Sina, enerjinin kanal üzerindeki dönüşümü nü yazmıştır. Hazreti Muhammed'in "ilim, Çin'de olsa bile gidiniz" hadi sinde belirttiği gibi, ibn-i SinaÇin'e giderek akupunktur üzerine çalışmalar yapmıştır.XIII. yüzyılda Qen-Siou, "Çocuklara Masaj Yapmak" isimli bir kitap yayınlamış, Wei-Sheng-Pao-Chien'in (1281) , Yuan Hanedanlığı döne minde yazdığı eserinde, 5 ZONG, 6 Fij organ ve 12 kanalın kulakta birleştiği yazılmıştır. Kulak ve vücudun tek bir parça olduğu ve birbirinden ayrılmaz olduğu belirtilmiştir. XLV.yüzyılda Tou-Se-Tsing, 1315 yıllarında çeşitli öğretileri bir düze ne sokmuştur. XIV. yüzyıldan XVII. yüzyıla kadar Ming Hanedanlığı bir çok derleme yapmış, 1556 yılında yüz cilde yaklaşan bu kitaplar, 1575 yılında "Tıpsal İncelemelere Giriş Kapısı" adı ile yayımlanmıştır. Bu dönem de kaleme alınan diğer incelemelerin en önemlisi i 522-1567 yılları arasın da Kao-Ou tarafından yayımlanan "İğne ve Yakılar" adlı şiir kitabıdır. Ming Hanedanlığı zamanında Chin-Chiu-Ta-Cheng (1602) , "Akupunktur ve Moxibution Kompozisyonu" isimli kitabında, gözdeki katarak tın tedavisinde kulağın apeksinin koterize edilmesi gerektiğini söylemiştir. 1798'de üç ciltlik "İğne ve Yakıların İnceleme Kolaylığı" adlı kitap yayımlanmıştır. Öte yandan, XVII. yüzyıl başlarında ilk Hıristiyan misyonerlerden, özellikle Cizvitler, kendi deyişleri ile "Bu ülkenin aydın ve bilginlerince saptanmış olan değişik ve bilimsel olguların derinliklerine ermek için", bu yüce imparatorluğun sınırları içinde yaşamış oldukları süreden yararlanmışlardır. Ve öğrendiklerinden şaşkına dönmüş olarak bu olguları Avrupa'ya taşıdılar. Bu misyonerler arasında R. P. Harwieu, ilk olarak Grenablel'da "Saygıdeğer Bir Fransız'ın Çin 'den Gönderdiği Nabızın Tanınması ile İlgili Çin Hekimliğinin Gizli Yönleri" başlığı altında bir incelemeyi Charuys Kitabevi yoluyla bastırmıştır. Bu arada i 637 yılında, Portekizli Doktor Zacutus Lusinatus, siyatiği kulak kepçesine koterizasyon yaparak geçirdiğini açıklamıştır. Chine Hanedanlığı (1644-1911) yöneticileri, akupunktur ve moxibuti on tedavisini, basitliği ve ucuzluğu nedeniyle hor görerek resmi bir yasa çıkarmışlarsa da, geniş halk kitlelerinin bu tedavi yöntemini içtenlikle kabul etmesi ve inançları sonucu, bu iyileştirme sanatının devam etmesini ve ge lişmesini sağlamıştır. 1683-1690 tarihlerinde Ren-Rhyne adında Hollandalı bir cerrah, Londra'da ilk önce Latince, daha sonra Almanca olmak üzere akupunktur üzerine bilimsel incelemeler yayımladı. 1683 yılında Alman doktor E. Kampfer, ülkesinde akupunkturu tanıtmış ve yine aynı yıl Fransa'da akupunkturu ve moxibutionu açıklayan "Çin Tıbbı" yayımlanmıştır. XVII. yüzyılda 18 yazar akupunktur incelemelerinde bulundu. Valsal va 1717 senesinde "Da Aura Humana" adlı kitabında, diş ağrılarının geçirilmesi için kulak kepçesine koterizasyon yapıldığını belirterek, bununla ilgili noktaları gösteren haritayı çizmiştir. Kaemfer (1712-1749), Du Holde (1735), Cordone (1770), Du Jordin (1774) ,Siebold (1781) , Vicg D' Azyr (1787) , bu yüzyılın akupunktur alanındaki önde gelen isimleridir. XIX. yüzyılda 142 yazar aynı tedavi üzerine makaleler yazdılar. Bunlardan Panamalı Doktor İngnos Colla ISlü'da yazdığı makalede, kulağın antihelix bölgesinin arı tarafından sokulması ile hastanın yürüyemediğini açıkladı. 1816 yılında Dr. Berlioz, "Akupunktur ve Kronik Hastalıklar Üzerine Bir İnceleme" yayını ile dikkatleri üzerine topladı. 1819 yılında Domours, 1823 yılında Churchill, 1824 yılında Remustat, 1825 yılında Lavy, yaptıkları çalışmalarla bu dönemin öncüleri oldular. 1825 yılında şövalye Doktor Sorlan'dır, oldukça kesin bilgilerle ve Japon hekimliğine özgü anatomi levhalarıyla olağanüstü değerde "Japon Ektro Akupunktur ve Yakısının Uygulanması" üzerine bilimsel bir inceleme yayımladı. 1826 yılında Vonnes'li Doktor Dontu, M. Jules Cloquet'in "Gözlemlerime göre Akupunktur İncelemesi" adında kitapta yayımladı. Fakat Çin noktaları ile ilgili hiçbir bilgi vermedi. 1850 yılında Doktor Rulker Cincinati, kulakta heliksin koterizasyonu ile pek çok siyatik hastasının tedavisinin gerçekleştiğini yayımladı. 1850' li yıllar Avrupalıların Aurikulo Terapide en yüksek seviyeye ulaştıkları yıllardır. Dr. Bulletnin, Prof. Dr. Malgaigne, Helix'in koterizasyonu ile Buis Hastanesi'nde siyatalji tedavisini yayımladılar. 1850-1857 yılındaki bu açıklamalardan sonra, kulak akupunkturu konusundaki yayınlar 1950 yılına kadar sessizlik dönemine girdi. M. Dabry 1853 yılında Çin'de bir süre Fransız konsolosluğu yaptıktan sonra doktor olmamasına rağmen "ÇinIi lerde Tıp" adlı çok ayrıntılı bir kitap yayımlamıştır. Bu kitapta, Çin nabızları ve bu nabızların anlamları ile kalb, karaciğer, böbrek, akciğer, kadın ve çocuk hastalıkları incelemesi yapılmıştır. M. Dabry, karmaşık Çin ilaçlarını bildirerek akciğer, kalınbağırsak, kalp, mide, mesane, böbrek, dalak, ince bağırsak, üçlü ısıtıcı, perikardiyum, safrakesesi, karaciğer, dolaşım seks, alıcı yönetici olmak üzere Çin akupunktur noktalarını ve meridyenlerini açıklıkla incelemiştir. Kas ve kemikle ilgili bir belirti vermemesine rağmen, oldukça açık akupunktur anatomisi levhalariyle yapıtını tamamlamıştır. Dr. Fererreyralles, Dabry'nin yapıtı için "Uzakdoğu hekimliğini anlamamızda bize en çok yardımı dokunan, en açık ve en mükemmel yapıt hangisidir sorusuna, kuşkusuz bu kitaptır, diyebiliriz" der. Baran Larrey'in dileği üzerine Çin' de tıp ve cerrahlık alanında uzun bir inceleme yapan Guillaume Pauthier'in çalışmaları, 1880 yılında Mont pellier, Michael Toye, 1883'de Biyoloji Derneği'nde Remy'nin tezi, Jules Regnault'un "Çin Hekimliği ve Eczacılığı" konusundaki çok ünlü çalışma ları ve bu konuda yayımladığı sayısız makaleleri, Janselme, Leprince ve Dr. Vincen 'in Batı dünyasına akupunkturu tanıtmasındaki çalışmaları dik kat çekicidir. 1950 yılında Lyon'lu Dr. P. Nogie, bugünkü modem aurikulo terapinin temel prensiplerini ortaya koyduğu bu ekolde bugün Dr. Nogier'e bağlı olarak kurulmuş olan "Münih Aurikulo Terapi Derneği" yaptığı uluslararası çalışmaları çok başarılıdır. 1954 yılında Çin ve Batı tıbbının birlikte kullanılması şeklindeki ekolün temelleri atılmış olup 1958 yılında akupunkturun anestezi üzerindeki çalışmalar, bu bilim dalında atılmış en büyük adımdır. Zamanımızda akupunktur anestezisi, kraniotomi dahil, çeşitli komplike ameliyatlarda başarıyla kullanılmakta olup Hollanda' da akupunktur anesteziyle sezaryen ameliyatları bile yapılmaktadır. 1956 yılında, akupunkturda eski halk tedavileri yanında, Laihsi Country Hastanesi 'nde akut tonsilit tedavisi ile birlikte bilimsel kulak akupunkturunda gelişme başlamıştır. 1957 yılında, deniz kenarında bir kasaba olan Amoy'da bir grup dok tor, kulağın arka kısmının kanatılması ile bazı göz hastalıklarını tedavi etmişlerdir. 1958 yılında, kulak akupunkturu üzerinde yapılan yüzlerce vak'a top landı. Ve Kulak üzerinde yüzlerce nokta daha keşfedildi. ABD Başkanı Nixon'un 1972 yılının şubatında Çin gezisini gerçekleşmeden önce, Amerika ile Çin arasında bir yakınlaşma yoktu. Bu gezide New York Times" gazetesinin tanınmış muhabirlerinden James Reston, {,ııı'de gezi sırasında geçirdiği apandisit krizinde akupunktur anestezi yarılırak ameliyat edilmiş, böylece akupunktur Batı dünyasında yeniden keşfedilmiştir James Reston'un akupunktur ile ilgili yazılarında ABD'de akupunkturlara karşı duyulan merak ve ilgi, 1971-1972 yıllarında ABD'lilerin 1,111: seyahatlerini başlatmıştır. Aslında akupunkturun ABD'lilerce keşfi, yeni bir olay sayılmaz. Çünkü 1800'lü yıllarda ABD'de de akupunkla ilgili çalışmalar yapılmıştır. Yalnız, akupunktur anestezisi onlar için ~1'lıi bir olaydı. Ve 1954 yılında başlayan bu anestezi olayı, Çin dışındaki ülkelerde tam anlamıyla bilinmiyordu. 1971 yılında ABD'de akupunktur tezisine önem vermeye başlandı. 1973 yılında Birleşik Devletler Ulu Sağlık Enstitüsü'nün himayesinde Akupunktur Komitesi kuruldu. 1974 yılında, "Journal of American Medical Association"da (1. A. M. ) Dr. Bonica tarafından ilk Akupunktur Komitesi raporu yayımlandı. Ülkemize akupunkturun girişi Kafkasyalı Doktor Kayir Doy ile olmuştur. Rusya' da tıp öğrenimini tamamlamış olan Dr. Doy, akupunktur öğrenmek için Çin'e gitmiş, dönüşte Fransa'ya yerleşmiştir. Akupunkturda uygulamaları ile Fransa'da üne kavuşmuştur. O tarihteki Fransız büyük elçimiz Dr. Doy'u Türkiye'ye davet etmiş ve 1960 yılında İstanbul harbiye'de ilk akupunktur tedavi kliniği açılmıştır. Onun ölümünden sonra akupunktur, başka ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de belli bir sessizlik .incelemisine girmiş ve 1980'li yıllarda tekrar güncelleşmeye başlamıştır. ~1)1)0 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde "Akupunktur Komisyonu" kurulmuş ve bu kitabın yazarı Dr. Ali Sezen de bu komisyonda görev almıştı. 1990 yılında hazırlanan Akupunktur Yönetmeliği 29 Mayıs 1991 yılın Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Böylece akupunktur Türk tıbbında bilim dalı olarak kabul edilmiştir. 15 Ağustos 1996 yılında Dr. Ali SEZEN'in yurt dışından aldığı akupunktur diplomaları, Sağlık bakanlığı tarafından onaylanmıştır. 1979 yılında Peki n ' de yapılan "Uluslararası Akupunktur Kongresi", Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) tarafından organize edilip akupunktur endikasyon listesi yayımlanarak akupunktur ile tedavisi yapılabilecek hastalıklar aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp