Şeker Hastalığı Yan Etkileri

Şeker hastalığı yan etkileri,şeker(diabet) hastalığının yan etkileri hakkında bilgiler aşağıdaki makalemizde yer almaktadır.Şeker hastalığının yan etkileri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için aşağıdaki makalemize göz atmanızı tavsiye ederiz.

Memorial Hastanesi Diyabet, Hipertansiyon ve Kardiyoloji Merkezi doktorları diyabetin sistemik yan etkileri hakkında da bilgiler verdi. Diyabet, diğer bilinen adıyla Şeker hastalığı, ömür boyu devam eden bir hastalıktır.Eğer diyabetiniz varsa vücudunuz, yediğiniz besinlerdeki enerjiyi gereken şekilde kullanamıyor demektir.Oysa sağlığınız açısından besinlerdeki enerjinin kullanılması önemlidir.Diyabet hastalığı komplikasyonlara neden olabileceği için çok önemli bir hastalıktır.

Diyabet hastalığı tedavisinde amaç; hem günlük iyilik halini oluşturmak hem de uzun dönem komplikasyonların gelişimini engellemektir.Diyabet hastası olarak uzun yıllar yaşadıktan sonra bazı insanların gözlerinde, böbreklerinde, sinirlerinde ve ayaklarında bazı problemler ortaya çıkabilir.Kalp ve damar hastalıkları ve yüksek tansiyon riski diyabet hastalarında atmaktadır.Diyabet hastalığı ilerledikçe vücudun bazı organlarında tahribata neden olabilirler,

Küçük kan damarlarının hasar görmesi:

Diyabet el ve ayak parmaklarına, deriye ve vücudun diğer yerlerine kan taşıyan küçük damarlarda hasar meydana getirebilir.Yüksek kan şekeri, özellikle tansiyon da yüksekse küçük kan damarlarını zayıflatabilir.Ayrıca yüksek kan şekeri, alyuvarların esneklik kaybetmesine neden olur ve bu hücreler, içlerinden geçtikleri çok küçük kan damarlarına zarar verir.Zayıflayan, hasara uğrayan damar çoğu zaman çatlar.

Gözlerin hasar görmesi:

Hemen her diyabetik hastada zaman içinde diyabete bağlı gelip geçici veya ilerleyici göz hastalıkları olmaktadır. Bu rahatsızlar, kan şekerindeki oynamalara bağlı geçici göz kırıcılığı, diğer bir deyişle gözlük numarası değişiklikleri yanında; göz merceği, ağ tabaka, görme siniri, görme organımızın çeşitli yönlere hareketini sağlayan kaslar, gözün içine yerleştiği göz çukuru, yani orbita gibi göz çevresindeki dokuların etkilenmesi şeklinde olabilir.Bütün bunlar diyabetik hastalarda basit bir gözlük numarası farklılığından, ciddi görme azlığına kadar değişik şikayetlere sebep olurlar. Diyabetin görmeyi tehdit eden en önemli komplikasyonu; göz küresinin arka bölümünde yer alan ve retina adı verilen ağ tabakasına neden olduğu hasardır.

Diyabet tanısı konulduğunda, hasta tam bir göz dibi muayenesinden geçirilmelidir. Beş yıldan daha uzun süredir Tip 1 diyabeti olanlar, gözlerini yılda en az bir defa kontrol ettirmelidirler.Tip 2 diyabeti olanlarda ise bu kontrol, hastalık öğrenilir öğrenilmez başlamak üzere, yine yılda en az bir defa yapılmalıdır. Göz sorunları erkenden fark edildiğinde, bunların hastanın yaşamını etkileyebilen boyutlara ulaşmalarını önleyecek önlemler ve tedaviler vardır. Örneğin; diyabetik retinopatide zamanında yapılan lazer tedavisi ciddi görme kaybı riskini yaklaşık %60 oranında azaltabilmektedir.

Böbreklerin hasar görmesi:

Diyabetin kronik komplikasyonlarından biri de "nefropati" adı verilen böbrek hastalığıdır. On yılı aşkın Tip 1 diyabetlilerin %35‘inde bu hastalık görülmektedir.Böbrek işlevinde azalma olan nefropatinin, erken dönemde tanısı konulursa yoğun insülin ve sıkı kontrol ile ilerlemesi durdurulmakta ve geriye döndürülmektedir.Bu komplikasyonun tanısı için, mikroalbüminüri testini yapmak gerekecektir.

Damar sertliği ve kalp hastalıklarına neden olması, büyük kan damarlarının zarar görmesi:

Diyabet, "ateroskleroz" adı da verilen damar sertliği gelişmesini hızlandırmakta ve koroner damar hastalığının ortaya çıkma sıklığını arttırmaktadır. Ateroskleroza bağlı olarak ortaya çıkabilecek diğer büyük damar hastalıklarının (beyin damarlarındaki tıkanmalar) oluşması riskini de arttırmaktadır.Çok yüksek kan şekeri ve kan yağının yüksekliği, şişmanlık, tütün kullanma gibi kardiovasküler risk faktörleri, kalp ve damar hastalıkları oluşumunu hızlandırır. Bu nedenle, diyabetli hastalar, kan yağları ( total kolesterol, HDL, LDL, VLDL ve triglisrid) düzeylerini 3-6 aylık aralıklarla ölçtürmelidirler.Kolesterol,diyabeti etkileyen önemli faktörlerden biridir.

Diyabet aynı zamanda kalbi çevreleyen damarlarla, kollara, bacaklara ve kalbe kan götüren damarlara da hasar verebilir.Damarların iç yüzünde gelişen hasar, esneklik kaybına neden olur. Kandaki kolesterol, hasar gören yerlerde tutulur ve zamanla damar tıkanır. Sonuç olarak kalp, kanı gittikçe tıkanan damarlardan geçirebilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalır.

Bu durum kalp krizlerinin, inmelerin/felçlerin gelişmesine, tansiyonun yükselmesine, kollara, bacaklara ve başa yetersiz kan gitmesine neden olabilir. Kalp ve kan damarları,diyabeti olmayan insanlarda da hasar görebilir ama diyabetli hastalarda daha yüksektir. Hastalarda kesik ve yaraların daha yavaş iyileşmesi, bazı hastaların bacaklarında, istirahat edildiğinde geçen krampların ortaya çıkması, bazı hastalarda kısa süreli bayılmaların görülmesi diyabetli hastaların büyük kan damarlarının hasar gördüğüne birer işarettir. Bu yakınmalar, damar hastalıkları dışındaki nedenlere de bağlı olabilir. Gerçek nedeni bulabilmek için, bu belirtileri doktorunuza bildirmeniz gereklidir. Göğüs arası veya baskı hissi, soğul terleme, baş dönmesi gibi acil durumları da hemen doktorunuzla paylaşmanız gereklidir.

Sinirlerin hasar görmesi:

Diyabet ayrıca, sinir hücrelerine de zarar verebilir. Bunun tıptaki adı "nöropati" dir. Kan şekeri yüksek olduğunda sinir hücreleri şişer ve bozunuma uğrar. Zamanla bunlar, vücutta organlara sinyaller taşımak şeklindeki temel görevlerini yerine getiremez olurlar. Bazı sinirlerin hasar görmesi ayaklarda ve bacakların aşağı kısımlarında karıncalanma, uyuşma, yanma, sızı veya zonklama hislerine neden olur. Nöropati semptomları zaman zaman ortaya çıkıp zaman zaman kaybolabilir. Birçok hasta ağrılarının, kan şekeri normale yakın olduğu zaman daha azaldığını bildirir.

Cinsel sorunlara neden olması:

Sinirlerin hasar görmesine bağlı olarak, cinsel sağlığı da olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin; erkeklerde ereksiyon bozuklukları( iktidarsızlık), kadınlarda ise orgazma ulaşma yeteneğinde azalma olabilir.

İnfeksiyonlarla savaş yeteneğinin azalması:


Küçük kan damarlarındaki hasar, deriye de yeterince kan gitmesini engeller. Kan şekerinin yüksek olması, vücudun mikroplara savaş sistemini yavaşlatır.Bu ikisi beraberce, diyabet hastalarındaki infeksiyon riskini artırmaktadır. İnfeksiyonlar ağızda, ayaklarda, akciğerde, mesanede, kadınlık organlarında veya deride görülebilir. Cilt ve mukozada mantar oluşumuna eğilim artar. Özellikle ayak ve kasıkta sık sık infeksiyonları meydana gelebilir.

Ağızdaki infeksiyon, dişeti hastalıklarına ve diğer diş sorunlarına neden olabilir. Sinirler zarar gördüğünde, yaralanmalar ve kesikler herhangi bir ağrıya neden olmayabilir.Yaralanma ya da kesiğin meydana geldiğini fark edemeyen hasta, yaranın mikrop kapmasına yol açabilir. Kan miktarının yetersiz ve kan şekerinin yüksek olması nedeniyle vücudun, infeksiyonlarla savaşıp yarayı iyileştirme yeteneği zayıflamış olabilir. Bu durum, deri dokularının ve diğer dokuların ölmesiyle sonuçlanabilir. Böyle bir gelişme karşısında ölü kısımların ameliyatla alınması ve temizlenmesi gerekir. Diyabetli, mikrobik hastalıklara karşı gerekirse aşılanmalıdır. Özellikle tüberküloz yönünden gerekli tedbirler, doktorun tavsiyesine göre alınmalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp