Sedef Hastalığı İlaçları

Sedef Hastalığı İlaçları :


Yeşilex Yeşilex , tamamen Şifa Market güvencesi altındadır. Ürünü satın aldığınız andan itibaren karşılaşacağınız hizmet kalitesinden etkileneceksiniz.

Şifa market bünyesinde bulunan uzmanlar size tedavi boyunca gerekli tüm desteği sunmaktadırlar. Şifa market uzmanlarınca gerçekleştirilen hasta takip programı çok etkin bir şekilde uygulanmaktadır. Belirli aralıklarla uzmanlarca gerçekleştirilecek geri dönüşlerde sağlığınızla ilgili tüm detayları öğrenebilirsiniz.

Şifa market uzmanları, önemli sağlık danışmanınızdır !

Etkileri :
>Sedef oluşumuna neden olan tüm faktörlerin elimine edilmesinde etkilidir;
>Karaciğerin onarılmasında ve karaciğerin toksinlerden arındırılmasında;
>Sedefli deride oluşan iltihabın giderilmesinde;
>Alerjik bünyeyi rahatlatıcı etkiyle alerji kaynaklı sedefin yardımcıtedavisinde etkilidir.

Kullanım şekli :
Sabah, öğle, akşam aç karnına 2‘ şer kapsül alınması önerilmektedir.

İçindekiler:
Aynı Safa:
Calendula-sapogenin, eterli yağ, saponinler, glikozitler, carotinoid, xantophyll, müsilaj, flavonlar ve organik asitler içerir. İltihap giderici, antibakteriyel, yara iyileştirici, mantar hastalığını iyileştirici, safra salgılarını artırıcı, kramp çözücü, lenf sistemini temizleyici olarak
kullanılır.

Lavanta:

Yatıştırıcı ve uyarıcıdır. İdrar ve gaz söktürür. Karın şişliği ve migren ağrılarında faydalıdır. Romatizma şikâyetlerini azaltır. Mikrop öldürücüdür. Kokusu vücuda kuvvet ve ferahlık verir. Ateşli hastalara iyi gelir.
Özellikle Karaciğere çok faydalı olan Lavanta, karaciğerin düzenli çalışmasını sağlar.

At Kuyruğu:
İdrar tutulması ve prostat rahatsızlığının giderilmesinde kullanılan etkili bir tıbbi bitkidir.Kanı temizler, vücuttaki zehirleri dışarı atar, ürik asit eliminasyonunu hızlandırır.İdrar yolları antiseptiği ve idrar artırıcıdır.

Biberiye:
Kan dolaşımını hareketlendirir, ağrıları dindirir ve tatbiki olarak kan yapar. Yağın sindirimine yardımcı olur. Eklem ve romatizma ağrılarına iyi gelir. Mikropları öldürücüdür.

Civan Perçemi:
Civanperçeminin en iyi biçimde ve doğrudan kemik iliğini etkilediğini ve orada kan üretimini düzene soktuğunu (kan yapıcı) özellikle belirtmek gerekir. Bu gücü sayesinde bitki, kemik iliği hastalıklarında faydalıdır.iyi gelir.Sindirim sistemi iltihapları ve tahrişlerine karşı koruyucu olarak kullanılır.Böbrek taşlarının eritilmesi ve prostat rahatsızlıklarında faydalıdır.

Okaliptüs:
Deri üzerindeki yaraların iyileşmesinde etkili bir tıbbi bitkidir.Ateş düşürücü özelliği verdır.Romatizma hastalıkları, üremi hastalıklarında kullanılır.Şeker düşürücüdür.Vücudu güçlendirir.Sıtmayı önler, basura iyi gelir.

Sarı Kantoron:
Başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde bu bitki yan etkisiz bir “Doğal Antidepresan” olarak bilinmektedir. Sarı kantaronun içerisindeki başta hiperisin olmak üzere ve diğer bileşikler sayesinde, beyin içerisinde sinir uyarılarının iletiminde önemli seviye artışı sağlar.

Sarımsak:
Antiseptik, idrar artırıcı, safra salgılarını artırıcı, solucan düşürücü (özellikle askarit ve oksiyürlere karşı), iştah açıcı, tansiyon (kan basıncı) ve kolesterol düşürücü, kanı sulandırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkilere sahiptir.

Yan etkileri :
Kullanımı güvenlidir. Hamile bayanların kullanmaması önerilir.
Uyarılar :
Tavsiye Edilen miktardan fazla tüketmeyiniz.
Doz Aşımı halinde lütfen doktorunuza başvurunuz.
Serin ve Çocuklarınların ulaşamayacağı yerlerde muhafaza edidiniz.
Ürünümüz ilaç değil bitkisel gıda takviyesidir.

Uzman Tavsiyesi :
Steroidler ( Kortizon ); Kortizon içeren krem, merhem veya losyonlar pek çok hastada hastalığın geçici olarak ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. Genital bölge, kasıklar ve yüz gibi hassa bölgelerde gücü daha zayıf olan kortizon türleri tercih edilmelidir.
Daha güçlü kortizonlar saçlı deri, diz ve dirsekler, avuç ve ayak tabanları gibi bölgelerde kullanılmalıdır.
Bu bölgelerde etkinin daha da artırılması için ilaç sürüldükten sora üzeri ince bir naylon film ile kapatılabilir.

Güçlü kortizon içeriği olan ilaçların yan etkileri arasında, ciltte incelme, damarlarda genişleme ve deride renk değişiklikleri sayılabilir. Bu ilaçların ani olarak kesilmesi hastalığın alevlenmesine neden olabilir.

Tedavi devam ederken aylar sonra kortizon içeren ürünlere karşı direnç gelişebilir. Deri hastalıkları uzmanı tedaviye çok direnç gösteren bölgeler içine kortizon enjekte edebilir. Yan etkilerden kaçınmak için bunun küçük miktarlarda yapılması gerekir.

Saçlı deriye uygulanan tedavi; Saçlı deride bulunan sedef hastalığının tedavisi, hastalığın şiddetine, saçın uzunluğuna ve hastanın yaşam tarzına göre planlanır.

Sedef Hastalığı Nedir ?

>Sedef Hastalığı hakkında Kırmızı renkte (eritemli), sınırları keskin döküntüler veya üzerinde gümüş renkte kepeklenmeler görülen plaklar Karakteristik bölgeler: Saçlı deri, bileklerin, dirseklerin, dizlerin, kaba etlerin ve ayak bileklerinin arka kısımları veya sürekli travmaya maruz kalan bölgeler.

>Olguların yüzde ellisinde aile hikayesi vardır

>Tırnak söz konusu olduğunda, tırnak plağı altında yağ damlacığı görünümü (yüksük benzeri görünüm)

Artrit olasılığı
Psoriasis son derece yaygın bir cilt hastalığıdır. ABD de, nüfusun yüzde iki ila dördü arasında görülmektedir.

Psoriasis çoğunlukla beyaz ırkı etkiler. Tropikal bölgelerdeki siyahîlerde az görülürken, ılıman bölgelerde yaşayan siyahîlerde daha sık rastlanır. Japolarda yaygın bir hastalık olan sedef, Kızılderililerde ise ender olarak görülür.

Psoriasis kadın ve erkekte eşit oranda görülür ve ortalama başlangıç yaşı 27,8‘tir ancak hastaların yüzde 2 sinde iki yaşında ortaya çıkmaktadır. Cildi etkilemesinin yanı sıra psoriasis, artritin iltihabi bir çeşidine yol açabilir ve tırnakları etkileyebilir. Tırnaklar nokta nokta kabartılı bir özellik gösterir, yüksük görünümü alır.
UYARI: Kendi kendinize teşhis koymayınız. Sedef ile ilişkili kimi belirtilere sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, doğru teşhis için hemen bir hekime görününüz.

Sedef Hastalığı Nedenleri:

Psoriasis, çok hızlı bölünen deri hücrelerinin üst üste birikmesi yüzünden oluşur. Psoriasis de deri hücrelerinin bölünme oranı, normal deriye göre bin kat daha fazladır.

Hücrelerin dökülebilmesi için bu bölünme oranı çok yüksektir. Bundan dolayı da dökülemeyen hücreler kümelenerek psoriasisin karakteristik gümüşi pullarını oluştururlar.

Psoriasis, deri hücrelerindeki temel bir yetersizliğin sonucudur. Belirli bazı genetik belirteçlere sahip insanlarda psoriasisin görülme sıklığı daha yüksektir; bu durum deri hücrelerinin bölünmesinin denetiminde muhtemel bir genetik hatanın olduğunu gösterir. Genetik bağlantı, sedef hastalarının yüzde otuz altısının ailelerinde de bir ya da daha fazla kişinin sedef hastası olduğu saptanarak doğrulanmıştır

Bölünen hücrelerin oranı, iki dahili kontrol bileşiğinin arasındaki hassas denge ile kontrol edilir: Siklik adenozin monofosfat (AMP) ve siklik guanidin monofosfat (GMP).

Artan siklik GMP düzeyleri (cGMP) artan hücre çoğalmasıyla ilişkilidir; diğer taraftan, artan siklik AMP düzeyleri (cAMP), artan hücre olgunlaşması ve azalan hücre bölünmesiyle ilişkilidir.

Psoriasis görülen insanların derilerinde, hem azalmış cAMP oranı hem de yükselmiş cGMP oranda görülmüştür. Sonuç aşın hücre bölünmesidir.

Sedef Hastalığı TEDAVİSİ

Bağırsak bakterileri tarafından çeşitli toksik bileşiklere metabolize edilir. Amino asitlerin toksik metabolitleri olan ve poliamin (örn. putresin, spermidin ve kadaverin) olarak da bilinen arginin ve ornitin düzeyleri, psoriasis olan kişilerde artış gösterir. Poliamin, siklik AMP oluşumunu engeller ve böylelikle hücrelerin aşırı bölünmesine katkıda bulunur.” Cilt ve idrardaki düşük poliamin düzeyleri psoriasisin klinik gelişimiyle bağlantılıdır.

Poliamin oluşumunu engelleyen bazı doğal bileşikler vardır ve psoriasisin tedavisinde yarar sağlayabilirler. Örneğin, A vitamini ve berberin gibi hidrastis alkaloidlerleri {Hydrastis canadensis), aminoasitleri poliaminlere dönüştüren enzim olan bakteriyel dekarboksilazı engeller. Fakat aşırı poliamin oluşumunu engellemenin en iyi yolu, sindirim işlevini iyileştirmektir

Bağırsak Toksemisi:

Endotoksin (bakterilerin hücre duvarı bileşenleri), bakterilerin yan ürünleri, Candida albicans, mantar bileşikleri ve bağışıklık kompleksleri gibi bağırsak kaynaklı toksinler, psoriasisin gelişiminde rol oynarlar.

Bu bileşikler deri hücrelerindeki sıklık GMP düzeylerinde yükselmeye neden olur ve böylelikle çoğalma oranında çarpıcı yükselmeler görülür.

Bağırsaklarda Candida albicans‘ın aşın çoğalması birçok olguda büyük bir rol oynayabilir.Diyet lifi bakımından zengin olmayan bir beslenme, bağırsak kaynaklı toksinlerin artışıyla ilişkilidir.

Diyet lifi, sağlıklı bir kolon için kritik önem taşır. Birçok lif bileşeni, bağırsak toksinlerini bağlar ve dışkıyla atılmalarını sağlar.

Bu yüzden psoriasisi olan kişilerin sebze ve meyve yönünden zengin bir beslenme uygulaması yararlıdır.

Endotoksinleri bağlayan ve atılmalannı sağlayan doğal bileşikler de kullanılabilir. Örneğin New England Journal of Medicine da., 1942‘de yayınlanan bir araştırma sonucuna göre, sulu bir Smilax sarsaparilla ekstresinin özellikle psoriasisin daha kronik, geniş plak oluşumlu çeşidinin tedavisinde etkili olduğu görülmüştür.” Doksan iki hasta üzerinde yapılan kontrollü bir çalışmada saparna, hastaların yüzde altmış ikisinin hastalığını hafifletirken, diğer yüzde on sekizinin hastalığını tamamen geçirmiştir. (yani hastaların yüzde sekseni belirgin bir yarar görmüştür).

Bu yarar açıkça, saparnanın bakteriyel endotoksinlere bağlanması ve vücuttan atılmalannı sağlamasından kaynaklanır.

Psoriasisin klinik şiddeti ve tedaviye verilen yanıt, dolaşımdaki endotoksin düzeyleriyle uyum halindedir ve bu da bağırsak kaynaklı toksinlerin psoriasis hastalannın patofizyolojilerinde büyük bir rol oynadığı anlamına gelir. Bu yüzden asıl hedef, endotoksinlerin karaciğer tarafından işlenmesini ve emilenlerin dışkı ile atılmasını destekleme yoluyla bu bileşenlerin düzgün bağlanması ve eliminasyonu olabildiğince sağlanmalıdır.

Saparna (aşağıda belirtildiği dozda) ve lif yönünden yüksek bir beslenme, bağırsaktaki endotoksinleri bağlamaya, emilimlerini önlemeye ve gerektiği gibi atılmalarına yardımcı olabilir.

Karaciğer İşlevi

Karaciğer işlevindeki anormalliği iyileştirmek psoriasisde büyük yarar sağlar. Kanu psoriasis arasındaki ilişki, karaciğerin görevlerinden birine bağlıdır; kanın filtrelenmesi ve detoksifikasyonu.

Belirtildiği gibi psoriasis kandaki çeşitli mikrobiyal yan ürünlerin varlığına bağlıdır. Eğer karaciğer bağırsaktaki bu toksinlerin aşın düzeyleri tarafından etkilenirse ya da karaciğerin detoksifikasyon iş de azalma olursa, kandaki toksin düzeyi ve psoriasis daha da ilerler.

Alkol tüketiminin psoriasisi büyük ölçüde ilerlettiği bilinmektedir.13 Alkolün bu eta toksinlerin bağırsakta emilimini artımı „ karaciğer işlevini azaltmasından kaynak Sedef hastaları alkol alımını bırakmalıdırlar.
Devedikeninin (Silybum marianıuı vonoid bileşeni olan silimarinin, psoriasis tedavisinde önemli bir rolü olduğu görülmuştur. Bu durum tahminen, karaciğer işlevini geliştirme, iltihabı engelleme ve hücrelerin aşırı çoğalmasını yavaşlatma yetilerinin bir sonucudur.

Beslenme Unsurları

Omega-3 Yağ Asitleri
Psoriasisin tedavisinde beslenme ile alınan, yağların kontrolü son derece önemlidir çünkü serumda serbest yağ asidi düzeyleri bu ilaçlarda genelde anormaldir.16 Omega-3 yağ asitlerinin bu durumda özellikle yararlıdır.

Birçok klinik araştırmada eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokosoheksaenoik asit (DHA) bakımından zengin balık yağları kullanılmıştır.
Çeşitli çift kör çalışmalar, beslenmenin 10 ila 12 gram (1,8 g EPA ve 1,2 g DHA içeren) balık yağıyla desteklenmesinin önemli iyileşme sağladığını göstermiştir.

Bu EPA ve DHA miktarları, 150 gram somon, uskumru ya da ringa balığındaki EPA miktarıyla eşdeğerdir. Diğer bölümlerde de ele alındığı gibi, düzenli olarak soğuk su balığı yemek ve günde 1 yemek kaşık keten tohumu yağı almak en iyisi olabilir. Balık yağı desteği daha az avantajlıdır çünkü satılan balık yağlan antioksidan korunma mekanizmalarını büyük ölçüde baskı altına alan, yüksek düzeylerde bozulmuş yağlar (lipid peksit) içermektedirler. Bu durumda, omega-3 yağları için balık yağı kapsüllerinden ziyade soğuk su balıkları ve keten tohumu yağına güvenmek daha anlamlıdır.

EPA‘nın sağladığı iyileşme, büyük ölçüde A‘nın araşidonik asit bağlayıcı alanları için yarışması sonucu iltihabi bileşiklerin üretimini engellemesine bağlıdır. Psoriasis hastalarının irilerinde, lökotrienler olarak bilinen iltihabi deşiklerin üretimi normalden birkaç kat daha fazladır.20 Bu toksik bileşikler, yalnız ette ve diğer hayvansal gıdalarda bulunan bir yağ olan raşidonik asit tarafından üretilir. Lökotrienler ok güçlü iltihap yapıcı faktörlerdir ve GMP düzeylerinin yükselmesine neden olurlar.

Hastalığın bulunduğu cilt bölgesinde, serbest araşidonik asidin hücresel içeriği ve 12-IETE (araşidonik asidin toksik bir ayrışma ürünü), hastalığın bulunmadığı epidermal dokuya göre, sırasıyla 250 ve 810 kat daha fazladır. Bu yükselmeler, normalde araşidonik asidi ayrıştıran enzimi (siklooksijenaz) baskılayan henüz tanımlanmamış bir inhibitörünün plaklardaki varlığından kaynaklanmakta gibidir.

Beklendiği üzere, lipoksijenaz inhibitörleri (örn. oenoksaprofen) iyileşme sağlarken, siklooksi-ienaz inhibitörleri (örn. aspirin ve diğer nonsteroid antiinflamatuar ajanlar) genellikle psoriasisin kötüye gitmesine neden olur. Bir flavonoid olan kersetin, E vitamini, soğan ve sarımsak gibi doğal maddelerin lipoksijenazı engellediği ve böylelikle yarar sağladıkları bilinmektedir.

Araşidonik asit sadece hayvan dokularında bulunduğu için, hayvansal gıdaları; özellikle et, hayvansal yağ ve süt ürünlerinin tüketimini kısıtlamak gerekir.

Besin Destekleri
Düşük A vitamini ve çinko düzeyleri, sedef hastalarında yaygındır. A vitamini ve çinkonun cilt sağlığındaki kritik rolü bilindiğinden, bu bağlantı olmasa da bu besinlerin desteği gereklidir.

Krom desteğinin, insülin reseptör duyarlılığını artırdığı belirtilmiştir zira sedef hastalarının genel olarak hem insülin hem glukoz serum değerleri yüksektir.

Antioksidan enzim glutatyon peroksidaz içeren selenyum düzeylerinin, sedef hastalarında düşük olması; fazla alkol kullanımı, kötü beslenme ve aşın cilt hücresi kaybı gibi anahtar besinleri yok eden faktörlere bağlanabilir.

Glutatyon peroksidazın baskılanan düzeyleri ağızdan alınan selenyum ve E vitamini tedavisiyle normal hale getirilebilir.

Giderek güçlenen bir başka kanıya göre, aktif D vitamininin (1,25-dhidroksikolekalsi-ferol) hücre bölünmesi de dahil hücresel süreçlerin denetimde rolü vardır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp