Radyo frekans yöntemiyle Horlama tarihe karışıyor

Radyo frekans yöntemiyle Horlama tarihe karışıyor

Horlama sadece eşleri uykusuz bırakan basit bir sorun değil! Horlamak aynı zamanda birçok hastalığın habercisi. Bu yüzden mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Üstelik artık horlamanın tedavisi radyo frekans yöntemiyle çok kolay!

Uyku sırasında, üst solunum yolunu oluşturan burun, yumuşak damak, küçük dil ve dil kökü gibi yapıların birlikte ya da ayrı ayrı çökmelerinden ve titreşimlerinden kaynaklanan tatsız, rahatsız edici bir gürültü… Horlamanın tıp dilindeki açıklaması bu. Ama siz horlamayı bir de horlayanla birlikte uyumak zorunda kalanlara sorun!

Ülkemizde horlayanların sayısı hiç de azımsanacak gibi değil. Erişkinlerin yüzde 30‘unda horlama sürekli görülüyor. Fazla kilolu erkeklerde daha fazla gözlenmesine karşın kadınlar da bu konuda masum değil. Kilolu olanlar, burun içerisinde nefes almaya engel hastalıkları olanlar, boğazda sarkık ve gevşek dokuları olanlar ve genetik olarak horlamaya yatkın olanlar bu sorunla karşı karşıya kalıyorlar.

Hastalık habercisi

Horlayan kişi ister kadın, ister erkek olsun horladığını çoğunlukla kabul etmiyor! Horlama çoğu zaman çevreyi rahatsız edici bir gürültü olarak algılandığı için ve çevredeki kişiler tarafından alay konusu olduğundan dolayı kişiler doktora başvurmaktan çekiniyorlar. Oysa horlama kimi zaman kişinin kendi sağlığını tehdit edici bir hastalığın belirtisi de olabiliyor. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hasan Tanyeri horlamanın bir hastalık olduğunu kabul etmenin tedavi ve çözüm yollarını aramak için atılacak olan ilk adım olduğunu belirterek şöyle devam ediyor: "Horlama kozmetik bir sorundur. Asıl düzeltilmesi gereken uykuda solunum durması anlamına gelen ve ciddi hastalıklara neden olan uyku apnesidir."

Cerrahi Yöntemler kolay değil

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı tarafından tanı konduktan sonra kişiye uyku testi yapılarak horlamanın derecesi tespit ediliyor. Hastanın uyku testi muayene sonuçlarına göre KBB hekimi radyofrekans yöntemi ile tedavi şeklini belirliyor. Öncelikle medikal yollarla tedavi yoluna gidiliyor. Ancak hastalık ileri derecede ise cerrahi yöntemlere başvuruluyor. Doç. Dr. Hasan Tanyeri ameliyatlarla ilgili şunları söylüyor: "Ameliyat sonrası nekahat döneminin zor olması ve iş gücü kaybına sebep olması dolayısıyla cerrahi yöntemleri çok fazla tercih etmemeye çalışıyoruz."

Ağrısız Çözüm

Cerrahi yöntemler zor olsa bile horlamaya karşı tıp çözümsüz değil. Amerika‘da 1995‘den beri uygulanan ve Acıbadem Hastanesi bünyesinde de gerçekleştirilen radyo frekans yöntemi ile horlamayı önlemek mümkün. Doç. Dr. Tanyeri yöntemi şöyle anlatıyor: "Nerede tıkanıklık varsa o bölgeye radyo frekans veriliyor. Radyofrekans enerjisi horlayan gevşek ve sarkık dokuların içerisini buharlaştırarak zaman içinde sertleşmesine ve dirileşmesine yol açıyor. Böylece gürültü yapan ve horlayan dokular ortadan kalkıyor. Hastalığın derecesine göre en az 2 seans uygulama yapılıyor. Lokal anestezi altında yapılan bu uygulama son derece basit ve sadece 5-7 dakika sürüyor. Uygulama sona erdikten sonraki bu işlem için uygun hastalarda 15 gün içinde horlama yüzde 90 sona eriyor." Bu yöntemin sayısız avantajları arasında güvenilir ve etkin bir işlem olması, muayenehane şartlarında yapılabilmesi, ameliyat olmadığı için bıçak kullanılmaması ve operasyon sonrası hastada bir rahatsızlık ve ağrı olmaması da var.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp