Gebelik Ve Cinsel Yaşam

ASTIM,GEBELİK VE CİNSEL YAŞAM
Gebelik

• Normal bir doğum yapabilecek miyim? • Astım krizine girersem ilaç alabilir miyim? • çocuğum da astımlı olur mu? • Ya sakat doğarsa ? ve daha pek çok soru Birçok astımlı genç hanımın gebelik ile ilgili ciddi endişeleri vardır. Kafalarında cevaplarını tam bilmedikleri garip sorular dolaşır durur. Komşu kadınlardan duydukları yalan yanlış bilgiler ... uydur ma hikayeler ... gazetelerdeki haberler ... gebeliği adeta bir kabus haline getirir. Oysa, bu kaygıların ... takıntılann ... üzüntülerin hepsi boşunadır. Astımlı hanımlar da normal bir gebelik sürebilirler ... normal bir doğum yapabilirler ... ve sağlıklı bir çocuk dünyaya getirebilirler. Astımlı bir hanımın gebeliği nasıl geçer? Astırnit bir hammın gebeliğinin nasıl geçeceği ni önceden bilmek mümkün değildir. Bugüne kadar elde edilen bilgi ve kazanılan tecrübelere göre astımı olan bir hanımda gebelik için genel olarak şunlar söylenebilir:

• Astım, gebelerin %50'sinde gebelikten önceki seyrini korur yani ne hastalığın şiddetinde ve ne de ilaç ihtiyacında bir değişiklik olmaz. • Hanımların %25'inde, astım gebelik süresince tamamen düzelir. Bunlar, gebelikten önce hafif astımı olan hastalardır. Bazı araştırmacılar bu düzelmenin gebelik sırasında kanda ki progesteron ve kortizol düzeylerinin artmasına bağlı olabileceğini ileri sürmüşlerse de, kesin neden belli değildir. • Astımlıların %2S'inde ise gebelik boyunca, astım krizleri hem daha sıktır ve hem de şiddeti daha fazladır. Bunlar, genellikle, gebelikten önce de ağır astırnıolan hastalardır. Gebe hanımın sürekli olarak ilaç kullanması gerekir. Astımit kadın 'Şu gebelik bir an önce bitse de, ben de rahat etsem' diye dua eder. Astırnın gebelik süresince daha kötü seyretmesinin nedenleri de iyi bilinmemektedir. Bazı araştırmacılar bu kötüleşmeden gastro-özofagal reflüyü (mide asidinın yemek borusuna kaçması), bazıları ise her çaresizliğimizde sarıldığımız 'gebelik stresini' sorumlu tutarlar. • Astım krizlerine, en sık, gebeliğin 3-6. ayları arasında rastlanır. Birçok hasta gebeliğin son 4 haftasında iyilik dönemine girer. Doğum sancıları sırasında ciddi astım krizi son derecede seyrek rastlanan bir durumdur. Astım ilaçlan çocuk ve gebelik için zararlı mıdır?

Astım tedavisinde yararlanılan ilaçların birçoğu gebelik sırasında da güvenle kullanılabilir. Özellikle sprey, buhar veya kuru toz şeklinde solunum yoluyla uygulanan ilaçların, ne gebeliğe ne de çocuğun gelişimi üzerine kötü bir etkisi olmadığı anlaşılmıştır, Aksine, astım krizi hem anne ve hem de karnındaki bebeği için daha zararlıdır! Çünkü bu krizler sırasında annenin kanında oksijen basıncı düşmekte, bebek annesinden gelen kan ve içindeki oksijenle beslendiği için de, krizler sırasında oksijensiz kalmaktadır. Hastaların en çok korktukları ilaç kortizondur. Ancak, gerekli ise kortizon kullanmakta gecikilmemelidir, fakat tedavi süresi olabildiğince kısa tutulmalıdır. Gebelikleri süresince kortizon, teofilin ve beta-agonist sınıfı ilaçları kullanmak zorunda kalan annelerin bebeklerinde ciddi bir gelişimsel anormallik saptanmamıştır. Gebe annelerde yeni çıkan astım ilaçlan asla denenmemelidir! Gebelikteki astım krizleri bebeğe zarar verir mi? Şiddetli astım krizleri sırasında anne kanındaki oksijenin azalması bebeği olumsuz etkiler, çünkü bebek oksijeni anneden gelen kandan almaktadır. Bebeğin normal gelişimi ve büyümesi için sürekli olarak oksijene ihtiyacı vardır. Astım krizindeki anneler hiç zaman yitirilmeden, gerekli ilaçlarla tedavi edilmeli ve bunlara mutlaka oksijen de verilmelidir. Bu krizlerin uzun sürmesi (eksik tedavi!) veya sık sık tekrarlaması bebeğin doğum tartısının düşük olmasına veya erken doğurnlara neden olabilir. Halk arasındaki 'gebe kadın astım krizine girerse bebeği de astımlı olur' şeklindeki inanış doğru değildir. Astırnit bir annenin çocuğunun astımlı olması, astırnın gebelikte belirti verip vermemesiyle ilgili olmayıp tamamen kalttsal faktörlere bağltdır. Bebek doğmadan önce astıınlı olup olmayacağı anlaşılabilir mi ? Bebek dünyaya gelmeden önce de, doğduktan sonra da astımlı olup olmayacağı bilinemez, çünkü astırnın oluşumunda sadece kalıtsal faktörler değil çevresel faktörler de roloynamaktadır. Bebeğin kordon kanındaki IgE miktarının yüksek olması, bebekte astım gelişimi için bir risk faktörüdür. Tüm bebeklerin ve özellikle de I g E 'leri yüksek olanların allerjenlerden, sigara dumanından titizlikle korunmaları gerekir. Bu şekilde, çocuk genetik olarak astıma yatkın olmuş olsa bile, hastalığın ortaya çıkması önlenmiş veya geciktirilmiş olur. Bir araştırmada, rahimle ilgili komplikasyon yaşayarı annelerin bebeklerinde astım ve allerjik nezle riski yüksek bulunmuş, gebelikle ilgili komplikasyonların ise böyle bir etkisi saptanmamıştır. Doğum şekli, astım ve allerjik hastalık riskini etkiler mi ?

Bazı araştırmalarda sezaryenle doğan çocuklarda astırnın daha çok görüldüğü saptanmışsa da, İngiltere'de 24.650 çocuk üzerinde yapılan geniş kapsamlı bir araştırma, doğum şeklinin allerjik hastalık riskini artırmadığını, normal yoldan dünyaya gelenlerle sezaryen ya da forseps gibi yardımcı doğum yöntemleri ile doğurtulan çocuklardaki astım, saman nezlesi ve egzema oranlannın farklı olmadığım kanıtlamıştır. Astımlı hanımIar normal doğum yapabilirler mi?

Astımın genel olarak gebeliğin son haftalarında kendiliğinden bir iyilik dönemine girdiğini ve doğum sırasında ciddi bir astım krizinin çok seyrek rastlanan bir durum olduğunu daha önce belirtmiştim. Astımlıların da diğer hanımlar gibi normal doğum yapmamaları için hiçbir neden yoktur. Gereken durumlarda bölgesel ya da genel anestezi de güvenle uygulanabilir. Bölgesel anesteziler (spinal veya epidural) daha çok tercih edilmelidir, çünkü bunların gebeliğe ve çocuğa zararı daha azdır. Gebeliğin astıma olumsuz etkileri var mıdır? Gebeliğin son aylarına doğru karnın giderek büyümesi, diyaframa kasını yukarı doğru iterek akciğerleri sıkıştırır. Bu, sağlıklı kadınlarda bile solunum fonksiyonlarını olumsuz etkileyen bir faktördür. Ayrıca, gebelik sırasında artan hormonlar (progesteron) solunum merkezini uyararak nefes darlığı hissine neden olabilirler. Gebe hanımların nefes darlığı olarak tanımladığı şikayetler gebelikle ilgili fizyolojik değişiklerden de kaynaklanabilir. Bu nedenle, her nefes darlığı astım bulgusu olarak değerlendirilmemelidir.

Gebelerin aImaması gereken ilaçlar hangileridir? Genel bir prensip olarak, gebeliğin ilk üç ayında hiçbir ilacın alınmaması gerekir, çünkü bu dönem anne karnındaki bebeğin organlarının geliştiği dönemdir. Gebelikte kesinlikle kullanılmaması gereken ilaçlar şunlardır: • Antibiyotikler: Tetrasiklin, eritromisin, sülfonamidler • İyot içeren balgam sökücü ilaçlar • Nezle ilaçları: Antihistaminikler, burun açıcı damlalar. Halkımızın pek de ilaçtan saymadığı soğuk algınlığı tedavisin de kullanılan ilaçların, öksürük şuruplarının, burun damlalarının gebeler için çok sakıncalı olabileceğini hatırlatalım. Gebelik boyunca alınması kesinlikle zararlı olan bir astım ilacı yoktur. Astım ilaçlarının solunum yoluyla alınan şekilleri tercih edilmelidir. Gebe harumlar, lütfen, doktorunuza danışmadan hiçbir ilacı kullanmayın! Gebeler allerji aşısı olabilirler mi? tedavisine (immunoterapi) gebelikte başlanmamalı, fakat başlanmış ve hastanın olumlu etkilerini görmeye başladığı tedaviye gebelik süresince de devam edilmelidir. Uygulanan aşı içinde bebeğe zararı olabilecek bir kimyasal madde yoktur. Ya grip aşısı?

Her yıl kış aylarında salgırılarla ortaya çıkan grip, hem astımlılar ve hem de gebeler için çok tehlikeli bir infeksiyondur. Gripten korunmanın tek yolu da aşı olmaktır. Biz, astımlı hastalarımızın hepsine ekim kasım aylarında grip aşısı yaptırmalarını öneriyoruz. Grip aşısı, astımı da olan tüm genç hanımlara, gebelikten önce uygulanmalıdır! Bu sayede, hem gribe bağlı astım krizleri, hem de gribin gebe kadının ve bebeğinin sağlığına olumsuz etkileri önlenmiş olacaktır. Grip aşısı, aşıdan beklenen yarara göre gebelik sırasında da yapılabilir, ama çok özel durumlar dışında, gebeliğin ilk üç ayı içinde uygulanması önerilmez. Doğum kontrol haplan astımı etkiler mi ? Doğum kontrol haplarının astım üzerine etkileri kesin olarak bilinememektedir. Bazı araştırmalarda, bu ilaçların astım riskini artırabileceği saptanmış, ancak başka araştırmalarda bu durum doğrularımamıştır . Bebek emziren anneler astım ilaçlarını alabilirler mi? Süt veren astımlı anneler kortizon dahil gereken tüm ilaçlarını iç rahatlığı ile alabilirler. Solunum yoluyla uygulanan ilaçların daha güvenli olduğunu bir kere daha hatırlatalım. Üstelik, 6-9 ay süreyle anne sütü alan çocuklarda allerjik hastalık, özellikle de egzema riski de daha azdır. Gebe bir astımlı nelere dikkat etmelidir? • Hastalığı ile ilgili gereksiz korku ve endişelere kapılmamalıdır. • Tüm gebelik boyunca bir göğüs hastalıkları uzmanının takibi altında olmalı, doktorunun gerekli gördüğü ilaçları düzenli olarak almalıdır. • Doktor önerisi dışında hiçbir ilaç kullanmamalıdır. • Kesinlikle sigara ve alkol içmemeli, sigara içilen ortamlarda bulunmamalıdır . • Allerjisi olanlar gerekli korunma önlemlerine uymalıdır. • Düzenli egzersiz yapmalıdır. • Uykusu yeterli ve düzenli olmalıdır.

CİNSEL YAŞAM

Adetler ile astıının ilişkisi var mıdır? Birçok astımlı hanım adetten birkaç gün önce astımla ilgili şikayetlerinin arttığının farkındadır. Biz bu durumu tıp dilinde premenstrüel astım (adet öncesi astım) olarak adlandınyoruz. Premenstrüel astırna, ağır astımlılarda daha çok rastlanır. Astım belirtilerinin sadece adet günleri artması da mümkündür, fakat bu daha seyrek görülen bir özelliktir (menstrüel astım). Premenstrüel astırnın kesin mekanizması bilinmemektedir. Adetle ilgili hormonal değişikliklerin rollerinin olması muhtemeldir, çünkü bazı hanımlarda progesteron hormonu ile ya da doğum kontrol hapları ile premenstrüel astım önlenebilmiştir. Premenstrüel astım, standart astım tedavisi ile kontrol altına alınabilmekle beraber, bazı hastalar kortizona direnç gösterebilirler. Kortizona cevap vermeyen hastaların solunum makinesine bağlanmaları gerekebilir. Astım cinsel yaşamı etkiler mi? Astım, seks yaşa mını çok fazla etkileyen bir hastalık değildir, ama yine de bazı hastalarda cinsel ilişki sırasında astım krizleri görülebilir. Bunun birkaç nedeni olabilir: • Cinsel ilişkinin eforu ve heyecanı astım belirtilerini şiddetlendirebilir. Bu, özellikle astımı kontrol altında olmayan, uygun şekilde tedavi edilmeyen hastalarda rastlanabilecek bir durumdur. • Yataktaki hareketler, yatak şiltesinden, yastıklardan fazla miktarda allerjenin havalanmasına neden olabilir ve bunları soluyan allerjik astımlılarda öksürük, hınltı ve nefes darlığı gelişebilir. • Çok seyrek de olsa, erkeklerde prezervatife, gebeliği önleyici krem ve köpüklere, hanımlarda ise erkeğin spermlerine ve sperm içinde bulunabilecek çeşitli maddelere karşı, astım krizleri de dahil çeşitli allerjik tepkiler görülebilmektedir. Bunların bazısı cinsel ilişkiden hemen sonra, bazıları ise saatler ya da hatta günler sonra ortaya çıkar. Astımlılar cinsel ilişkiden kaçınmalı mıdır? Astımlıların cinsel yaşamları, bazı basit kurallara uymak kaydıyla normal insanlarınkinden hiçbir şekilde farklı değildir. • Yatak odanız çok sıcak ya da çok soğuk olmasın. • Yatak odanızın havası temiz olsun. • Yatak odasında kesinlikle sigara içmeyin, keskin kokulu parfüm ve spreylerden kaçının. • Allerjiniz varsa, yün yatak, kuştüyü yastık ... gibi yoğun allerjen barındıran eşyalar yerine sentetik olanlarını tercih edin. • Fazla alkol aldıktan ya da yemekten hemen sonra cinsel ilişkiden kaçının. • Astım şikayetlerirıiz sadece cinsel ilişki sırasında ortaya çıkıyorsa, önce doktorunuza danışınız, Size uygulanan koruyucu tedavi yeterli olmayabilir! • Astım şikayetleriniz oluyorsa, cinsel ilişkiden önce nefes açıcı spreyler (Ventolin, Bricanyl) kullanın. • Astımı olanlar, cinsel ilişki sırasında üstte kaldıkları pozisyonları tercih etmelidir. Astım ilaçlan cinsel performansı etkiler mi? Astım ilaçlarının cinsel istek ve performans üzerine hiçbir olumsuz etkisi olmadığı gibi, bazı ilaçların pozitif etkileri bile vardır! Sadece, antihistaminik ilaçlara dikkat edilmelidir. Bunlar bazı kişilerde halsizlik, uyuklama ve sersemliğe neden olabileceğinden, antihistaminiklere duyarlı olanların cinsel ilişkiden önce bu tür ilaçlardan uzak durmaları gerekir. Sexersiz astımı Astımın, sadece cinsel ilişki sırasında ortaya çıkan formu sexersiz astımı olarak isimlendirilir. Hanımlarda daha çok görülen sexersiz astımının cinsel ilişki sırasında sarf edilen efora bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir; egzersize bağlı astırnın bir çeşidi olarak kabul edilebilir. Sexersiz astırnıolanlar, cinsel ilişkiden önce nefes açıcı spreylerden kullanarak bu krizlerden kurtulabilirler. Egzersiz Allerjisi bölümüne de bakınız! MESLEKLERİMİz ASTIMA YOL AÇıYOR
Kişinin çalıştığı işyerinde maruz kaldığı etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan hastalığa mesleksel astım ismi verilir. Günümüzde sayısı 300'e varan maddenin astıma yol açabileceği bilinmektedir ve bu maddelerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Mesleksel astım, mesleklere bağlı akciğer hastalıklarının en sık rastlananıdır ve görülme sıklığı çeşitli istatistiklere göre %2-15 arasında değişmektedir, Mesleksel astım için yaş, cinsiyet ve ırkı risk faktörü olmadığı anlaşılmıştır. Buna karşılık, atopik kişilerde, yani doğuştan aIlerjiye yatkın olanlarda mesleksel astım riski daha yüksektir. Astım belirtileri ortaya çıkmadan önce haftalar, yıllar süren bir duyarlılık kazanma dönemi vardır. Daha önce astırnıolup da hastalık belirtilerinin iş ortamı ile ilgili soğuk hava, egzersiz veya çeşitli irritanlarla tekrarlaması mesleksel astım olarak değerlendirilmemelidir . Belirtiler Mesleksel astırnın belirtileri diğer astım türlerinden farklı değildir. Bunlarda da öksürük, hınltı, nefes darlığı ve göğüste sıkışma hissi vardır. Bazı hastalarda burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma ... gibi allerjik nezle belirtileri de bulunabilir. • Mesleksel astımın tipik bulgusu, belirtilerin çalışma günlerin de görülmesi, tatil günlerinde azalması veya tamamen ortadan kalkmasıdır. • Astım belirtileri, bazı hastalarda işyerinde ortaya çıkıp iş bitiminden sonra hafifleyebilir veya kaybolabilir. Bir kısım hasta da ise işyerinde başlayan belirtiler bir süre sonra azalabilir, fakat eve gidince tekrar meydana gelebilir. ݧ bitiminden sonra evde geceleri daha ağır astım krizlerine giren hastalar da vardır. • Astım belirtilerinin aynı işyerinde başka kişilerde de görülmesi mesleksel astım tanısını destekleyen bir bulgudur. • Astımla ilgili belirtilerin, işyerine yeni bir maddenin veya yeni bir tekniğin girmesi veya bir i§ kazasından sonra başlaması da mesleksel astım tanısının kanınasına yardımcı olur.

Etkenler Mesleksel astım oluşumunda, maruz kalınan maddenin cinsi ve havadaki yoğunluğu önemlidir. Mesela, izosiyanat ile çalışanlar da astım riski %5 iken, platinle uğraşanlarda bu risk %50'den fazladır. Mesleksel astıma yol açtığı bilinen etkenler ve bunlarla ilgili meslekler Tablo 1 'de verilmiştir. Tablo 1: Mesleksel astıma neden olan allerjenler ve mesleklere örnekler. Bitkisel kaynaklı allerjenler Tahıl tozları, un, kepek Tarım, değirmencilik, fırıncılık, pastacıIık Funda, çiçek polenleri Tütün,çay, kahve,kakao Ağaç, kereste Kına, reçine Şerbetçi otu Çiçekçilik, bahçecilik Bu bitkilerin tarımı, işlenmesi, taşınması Hızarcılık,rnobllyacıhk, marangozluk Kuaför, elektronik endüstrisi Bira ve kimya endüstrisi Hayvansal kaynaklı allerjenler Kıl, deri döküntülerl (sıçan, fare, at, kobay, tavşan. kedi, köpek ... ) Laboratuvarıar, veterinerler, hayvancılıkla uğraşanlar Tüy (tavuk, hindi, papağan, gü- Tavuk, hindi çiftliği, kuşçuluk, hayvanat verein... ) bahçesi, yatak-yorgan endüstrisi Böcekler (arı, Ipekböceğl, balık, Arıcılık, Ipek böcekçiliğl, yem endüstrisi yem böceğl) Kelebek, kırmızıörümcek Meyvecilik, bahçecilik Buğday bili, un kurdu, pirinç Zahirecilik, değirmencilik, yem endüstrisi Ev tozu ve depo akarları Çiftçilik, yem ve gıda endüstrisi Midye, lstakoz, yengeç, karldes Balıkçılık,gıda endüstrisi Enzimler Tripsin, pepsin, pankreatik amllaz iıaç endüstrisi, tıp Papain, bromelin, diastase, flavi- Gıda, ilaç ve içecek endüstrisi astase Subtilisin, mantar amilazı, hemi- Deterjan ve Içecek endüstrisi, fırıncılık Selülaz Mesleksel astımın türleri Mesleksel astınıın, allerjik ve allerjik olmayan olmak üzere başlıca iki türü vardır: AIleljik mesleksel astım Bu astım türünde, iş ortamında karşılaşılan maddeye tepki olarak yüksek miktarlarda IgE sınıfından antikor yapımı vardır. Bu kişiler, duyarlı oldukları maddenin çok küçük miktarları ile karşılaşsalar bile ciddi astım krizlerine girerler. Hayvansal proteinler, bitkisel enzimler ve mikroorganizmalar başta olmak üzere birçok yüksek molekül ağırlıklı madde allerjik meslek astımına yol açabilmektedir. Veteriner, jokey, kuş bakıcısı, evcil hayvan satan dükkan işçilerindeki mesleksel astırnın nedeni, hayvanların tüy, tükürük ve idrarlarındaki çeşitli proteinlerdir. Unda bulunan allerjenler fırıncıların %9'unda astıma yol açmaktadır. çay, sarmısak, yumurta, soya fasulyesi, kahve çekirdekleri, odun tozları (özellikle de kırmızısedir ağacı) astım nedeni olarak bilinen allerjenlerdir. Hububatla uğraşanlar, çiftçiler, kümes çalışanları ve deterjan endüstrisi işçileri de risk altındaki meslek gruplarıdır. AIleljik olmayan mesleksel astım Astım sadece allerjik mekanizmalarla oluşmaz, Düşük molekül ağırlığına sahip kimyasal maddeler, toksik etkilerle hava yollarındaki hücreleri hasara uğratarak ve buraya iltihap hücrelerinin toplanmasına neden olarak veya doğrudan hava yollarındaki kasların kasılmalarıyla astıma yol açabilirler. Poliüretan, yapıştırıcı ve boyaların hazırlanmasında kullanılan izosiyanatlar mesleksel astıma yol açan maddelerin başında gelir. Asit anhidritler, nikel, platin, krom ve vanadyum da mesleksel astımın iyi bilinen nedenlerindendir. Kuaförlerde kıl ağartıcı persülfatlar ile kimya işçilerinde piperazine bağlı astım oluşabilir. Lastik eldivenierde bulunan lateks maddesinin neden olduğu astım ise daha çok hemşire ve doktorlarda rastlanan bir durumdur. Mesleksel astım tanısı Mesleksel astım tanısında aşağıdaki kriterlerden yararlanılır: • Öksürük, hırıltı, nefes darlığı ... gibi tekrarlayıcı özellikte astım belirtileri~in olması • Solunum fonksiyon testlerinde bronşlarda daralma saptanması ve bu daralmanın bronş açıcı ilaçlarla düzelmesi • Provokasyon testlerinde histam in veya metakolin gibi maddelere karşı aşırı duyarlılık olması • Allerjik deri testinde maruz kalınan maddeye karşı allerjik reaksiyon saptanması • Kanda, işyerinde maruz kalın an maddeye karşı oluşmuş 1 g E sınıfından antikorlar olması • Hastalık belirtilerinin işyeri ile ilgili olması • Astıma neden olduğundan şüphe edilen maddeyle yapılan provokasyon testinin pozitif olması Astımlı çocuklarda meslek seçımı bilinçli olmah ve bu çocuklar kımyasal maddelere ve gazlara maruz kalmayacakları mesleklere yöneltilmelidir. Kuaförlük, fırıncıhk, araba boya ve tamlrclllğl, mobilyacılık, marangozluk, maden Işçiliği, veterinerılk ... astımh çocuklar ıçın uygun meslekler değildir. LATEKS ALLERJİSİ Son yıllarda üzerinde en çok konuşulan ve giderek de daha çok kişide görülmeye başlayan yeni bir allerji türü lateks allerjisidir. Lateks, kauçuk ağacının süt kıvamındaki özsuyunun çeşitli kimyasal işlemlerden geçirilmesiyle elde edilir. Günlük yaşamımız da sık sık karşılaştığımız birçok maddenin yapısında lateks vardır. Lateks içeren ürünler Piyasada satılan 40.000'den fazla maddenin lateks içerdiği bilinmektedir. İşte bunlar için sadece birkaç örnek: • Genel kullanım:

Bulaşık eldivenleri, prezervatif, balon, oyuncaklar, emzik, biberon, silgi, kozmetikler, elektrik kabloları, tenis-basketbol-bovling topları, deniz yatağı, yapıştırıcılar, boyalar, ayakkabı... • Tıp alanında: Çeşitli tüp ve maskeler, yanık bandajları, cerrahi eldivenler, tansiyon aleti, kateterler, idrar ve mide sondaları, lavman şınngaları, dişçilikte kullanılan bazı ürünler ... Lateks a1Ieıjisi Yakın zamanlara kadar lateksin sadece cilde temas ettiği yerlerde kızarıklık, kabarık1ık, kaşıntı gibi tahtişlere yol açtığı sanılırdı. Oysa, bugün lateksin allerjik nezleden astı ma kadar birçok allerjik hastalığa neden olabileceğini biliyoruz. Bunlar içinde en tehlikelisi ise ölüme kadar giden sonuçları olan anaflaktik şoktur. Lateks nasıl alleıji yapar? Lateks de diğer doğal ürünler gibi çeşitli maddelerin bir kompleksidir. Esas olarakpolyisoprerıe içerir; daha az miktarlarda protein, karbonhidrat ve lipit de bulunur. Lateks allerjisinin ortaya çıkabilmesi için allerjiye yatkınlığı olan kişinin belirli süre (ortalama 3-5 yıl) lateksle temas etmesi gerekir. Bu temaslar sırasında latekse karşı IgE sınıfından antikorlar meydana gelir. Bu antikorların miktarı belirli bir düzeye ulaştıktan sonra,lateks içeren bir maddeyle temas olduğunda (baloı:ı şişirmek, eldiven giymek ... ) allerjik belirtiler gelişir. Kimler risk altındadır? Lateks allerjisine normal insanların %1 kadarında rastlanır ken, astım, allerjik nezle gibi başka bir allerjik hastalığı olanların %4'ünde görülür. Doğuştan omurga yarığı (spina bifida) olanların pek çoğunda lateks allerjisi vardır. Lateksle uzun süre ve yüksek dozlarda karşılaşan kauçuk endüstrisi işçileri ve sağlık personelinde (doktor, hemşire, laborant, hastabakıcı ...) %10 oranında lateks allerjisi saptanır. Sık sık ameliyat olan hastalarda lateks allerjisi riski yüksektir. Kadınlar, erkeklere göre latekse daha duyarlıdırlar. çapraz reaksiyonlar Lateks allerjisi olanlarda muz, avokado, ananas, şeftali, erik, mango, badem, yer fısıtğı ve kestaneye karşı allerji olması ihtimali çok fazladır. Bunlar çok önemli! ... • Latekse allerjisi olanların, bu maddeyle temasları önlenmelidir. • Latekse anaftaktik tipte allerjisi olanlar bunu belirten bir kolye veya künye taşımalı, yanlarında otomatik adrenalin enjektörleri bulundurmalıdırlar. • Latekse allerjisi olanlar muayene ya da ameliyat edilirlerken lateks içermeyen ürünler kullanılmalıdır. • Latekse allerjik olanlar lateks içeren bir ürüne dokunmuşlarsa hemen ellerini bol suda yıkamalı, ellerini asla gözlerine SÜTmemelidirler. ASTIM,ANESTEZİ vE AMELIYAT Ameliyat olacak her hasta korku duyar, uykuları kaçar, ama bu kişinin astımı da varsa, endişeleri. kaygıları çok daha fazladır. Bu korkuların yersiz olduğunu hemen söyleyelim, çünkü astım krizinde olduğu halde bile acilolarak ameliyat olması gereken hastalarda ciddi komplikasyon ve ölüm riski çok azdır. Elbette, ideal olan, cerrahi girişimin hastanın astımı kontrol altında iken yapılmasıdır. Ameliyata hazırlık Cerrahi girişim acil değilse, hastanın ameliyattan önceki günlerde hiçbir astım belirtisi göstermemesi arzu edilir. Astım şikayeti olan hastalar, durumlarının acilliği yoksa, astım tedavisinden sonra opere edilmelidir. Her astımlı ameliyattan önce dikkatli bir muayeneden geçirilir, astımı ile ilgili ayrıntılı bilgiler elde edilir: • Kaç yıldır astımlı olduğu • Krizlerin sıklığı ve ağırlığı • En son ne zaman krize girdiği • Astım krizinden dolayı hastanede yatıp yatmadığı ve yapay solunum aletlerine bağlanıp bağlanmadığı • Krize yol açan allerjenler ve irritanlar • Allerji yapan ilaçlar (aspirin ve ağrı kesiciler, antibiyotikler ...) • Hastanın en çok yararlandığı ilaçlar • Halen kullanmakta olduğu ilaçlar ve bunların dozları • Son günlerde solunum yolları infeksiyonu geçirip geçirme Ameliyattan önce solunum fonksiyon testleri normal sınırlar içinde olmalıdır. Bazı kronik astımlılarda, hava yollarındaki kalıcı hasarlar nedeniyle, bu testler hiçbir zaman normal bulunmayacaktır. Bu durumda, arter kanında oksijen ve karbondioksit gazlarının basınçları ölçülmelidir. Astımlı hastalara ameliyattan önce mutlaka akciğer röntgeni de çekilmelidir. Hastalara, cerrahi girişimden önce yapılacak işlenıle ilgili bilgi verilmesi, sorularının dikkatle cevaplanması hastaları çok rahatlatır, endişelerini giderir. Her hastanın ameliyat için yazılı onayı da alınmalıdır. Sigara içen hastalar, en azından iki hafta önce sigarayı bırakmış olmalıdır. Hastanın ameliyattan önceki geceyi iyi uyuyarak geçirmesi de çok önemlidir.

Bu amaçla, ameliyattan önceki gece uyku veya sakinlik veren bir ilaç verilebilir. Bir başka bahara! Bazı durumlarda ameliyatın ertelenmesi gerekir: • Hasta krizde ise • Solunum fonksiyon testleri bozuk ise • Son günlerde solunum yolları infeksiyonu (nezle, grip, sinüzit, orta kulak iltihabı, bronşit, zatürrie ... ) geçirilmiş ise • Yeni geçirilmiş ağır astım krizi varsa! Polen allerjisi olanların acil olmayan ameliyatlarının polen mevsimi dışında yapılması daha uygundur. Anestezi yöntemi Cerrahi girişimler için çok çeşitli anestezi yöntemleri uygulanmaktadır. Buna, hastalığın özelliğine göre, cerrah ve anestezi st birlikte karar vermelidir. Lokal (bölgesel) anestezi akciğerIeri en az etkileyen anestezi türüdür ve astımlılar için en uygun anestezi şeklidir. Bu yöntemde hasta uyutulmaz. Girişim yapılacak bölgenin siniri veya omurilik kanalı içindeki sinir kökü uyuşturularak hastanın ağrı duyması en gellenir. Günümüzde, birçok ameliyat ve doğum, bölgesel anestezi ile başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. Gereken durumlarda, astımlılar genel anestezi ile de ameliyat edilebilirler. Bu hastaların hem ameliyat sırasında ve hem de ameliyattan sonraki günlerde yakından izlenmeleri gerekir. Anestezi sırasında astım krizi gelişebilir mi? Astımlılar en çok anestezi sırasında astını krizine girmekten ve 'bir daha uyanamamaktan' korkarlar, ama böyle bir endişe tamamen yersizdir. Anestezi sırasında gelişen astım krizleri rahatlıkla tedavi edilebilir. Bir kere, hastanın bütün önemli yaşamsal fonksiyonları kontrol altındadır. İkincisi de, hem damar yoluyla ve hem de solunum yoluyla gereken her tedavi etkili bir şekilde uygulanabilir. Üstelik de anestezi de kullanılan bazı maddelerin (halothan gibi) bronşları genişletici etkileri vardır. Amellyat sonrası dönem Akciğer hastalığı olanlarda ameliyat sonrası ortaya çıkan komp likasyonlar akciğerleri normal insanlara göre daha fazladır. Bunlar erken tanındıklarında başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Özellik le ameliyattan sonraki ilk 24 saat çok önemlidir. Ameliyat sonrası rastlanan komplikasyonların en önemlileri: • Akciğer embolisi (akciğer damarlarının pıhtı ile tıkanması) • Atelektazi (bronşların kuruyan salgılarla tıkanması) • Pnömoni (zatürrie, yani akciğer iltihabı) • Astım krizleri • Pnömotoraks (akciğer zarları arasında hava birikmesi) • Ağrı kesici ilaçlarla ilgili allerjiler Ameliyattan sonra nelere dikkat edilmeli Ameliyattan sonraki ilk gün ve gece çok önemlidir. Hastalar hem yakın gözlem altında tutulmalı ve hem de gereğine göre solunum fonksiyon testleri, arter kan gazları, akciğer röntgeni çekilerek izlenmelidir. Göğüs ve üst karın ameliyatlarından sonraki komplikasyonlar alt karın ve kol-bacak ameliyatlarına göre daha fazladır. Ameliyatın uzun sürmüş olması, ameliyat sırasında hastanın pozisyonu da önemlidir. Astımlı hastalara ağrı kesici ilaçlar ve uyuşturucu ilaçlar çok dikkatle verilmelidir, zira bu ilaçlar duyarlı hastalarda çok ciddi astım krizlerine neden olabilirler. Astımlılar, ameliyattan sonra olabildiğince erken ayağa kaldırılmalı, solunum egzersizleri yaptırılmalı ve öksürmeye teşvik edilmelidir. Oda ısısı ve nemliliği de uygun olmalıdır. Astımın ameliyatla tedavisi mümkün müdür ? Sürekli ilaç kullanmak zorunda olan ve artık ilaçtan bıkan hastalar 'Aman doktor bey, şu hastalığın ameliyatı yok mu, bir defa ameliyat olsak da kurtulsak bu dertten' diye yakınırlar. Geçmiş yıllarda astım tedavisinde bazı ameliyatlar denenmiş fakat olumlu sonuç alınamamıştır, Bunlar içinde, karotis cisimciğinin çıkarılması, vagus sinirinin kesilmesi, dalak veya timusun alınması ile astım krizlerine yol açtığı sanılan diş, bademcik, hemoroid, kalın bağırsak ... gibi organların çıkarılması. .. sayılabilir. Bu ameliyatların astım üzerine hiçbir olumlu etkisi olmadığı halde, bazı kulak-burun-boğazla ilgili girişimlerin astım tedavisine önemli katkıları olabilmektedir. Bu ameliyatlar hastanın üst solunum yollarında ilaçlarla giderilmesi mümkün olmayan darlıkları düzelten girişimlerdir: • Deviasyon operasyonu (burun kemiğindeki eğriliğin düzeltilmesi) • Poliplerin çıkarılması • Sinüslerle ilgili girişimler • Özel durumlarda geniz eti ve bademciklerin alınması Mide asidinin yemek borusuna kaçtığı durumlar (gastro-özofa gal reflü) çoğu zaman ilaçlarla kontrol altına alınabilmekteyse de, tedaviye cevap alınmadığında cerrahi girişimler denenebilmektedir. OKUL, ASTıM VE ALLERJİK HASTALIKLAR Okul allerjisi Bazı anne-babalar, çocukları için 'Bizimkinde okul allerjisi var' sözünü çok kullanırlar. Bunlar okula gitmek istemeyen, okullarını sevmeyen çocuklardır. Kiminin öğretmenleriyle, kiminin sınıf arkadaşıyla bir problemi vardır.

Kimi kitap okumayı sevmez, kimi ödev yapmaktan hoşlanmaz. Kiminin başı ağrır, kiminin karnı ... kimi nefes alamaz ... kimini bitmeyen kaşıntılar sarar. Okul allerjlsl, okullar tatile girdiğinde tamamen kaybolur. Okuldaki allerjenler Okul, çocukların zamanlarının önemli bir kısmını geçirdikleri ikinci bir evleri sayılabilir. Allerjik çocukların sağlıklı olabilmeleri okulda da bazı önlemlerin alınması, öğretmenlerin ve okul idareci lerinin ve yardımcı personelin bu konuda bilgilendirilmeleriyle mümkündür. Okul ortamında bu tür duyarlılığı olan çocukların hastalıklarını alevlendirebilecek pek çok faktör vardır: • Allerjenler • İrritan maddeler • Egzersiz • Yiyecekler • Virüsler Allerjenler Okullarda da evlerde bulunan akar, küf, hayvan ve polen allerjenlerine rastlanır. Bunlar hakkında ayrıntılı bilgi için 'Allerjenler ve Korunma Yöntemleri' bölümüne bakınız. Bu bölümde daha ziyade bu aIlerjenlere karşı alınması gereken önlemlerden bahsedeceğim. Akarlar için neler yapılabilir ? Karanlık, iyi havalandırılmayan, rutubeti fazla olan ve zeminleri halı ile kaplı olan sınıflarda çok miktarda, akarlara ait allerjen bulunabileceği gösterilmiştir. Çocukların sürekli hareket halinde oldukları, koşuşturdukları hesaba katılacak olursa, sınıfların havasında ne kadar çok akar allerjeni bulunabileceği daha iyi anlaşılır. • Akar allerjisi olan çocuklar güneş gören, rutubeti az olan sınıflarda okumalıdır. Bodrum katındaki sınıflar allerjik ve astımlı çocuklar için son derecede sakıncalıdır. • Sınıflar her gün havalandırılmalı ve temizlenmelidir. • Sınıfların zeminlerinin parke, marley veya benzeri plastik maddelerle kaplanması daha uygundur . • Temizlik, çocuklar sınıftan ayrıldıktan hemen sonra yapılmalı, derslerden önce temizlikten kaçınmalıdır, çünkü temizlik işlemi sırasında havaya dağılan tozların birkaç saat havada kalabilmeleri mümkündür. • Halı ile kaplı sınıflar emiş gücü yüksek süpürgelerle temizlenmelidir. • Halıların akarisit ismi verilen akarları öldüren ilaçlarla temizlenmeleri de büyük yarar sağlar. • Çocukların sınıf odasında top oynamaları, koşmaları engellenmelidir. Küflere karşı önlemler Bu bölümde küflere karşı alınması gereken önlemleri anlatacağım: • Sınıf güneş görmeli, her gün havalandırılmalıdır. • Sınıf ta küfleri barındırabilecek saksı çiçekleri olmamalıdır. • Küfüreyen ortamlar ortadan kaldırılmalıdır. Bu amaçlajimgusit ismi verilen mantarları öldüren kimyasal maddelerden yararlanılabilir. 1/10 oranında su-çamaşır suyu karışımı da fungusit olarak kullanılabilir. Bu ortamlar iyice temizlendikten sonra, mantar üremesi olmasa bile her hafta tekrar silinmelidir. Mantarlar, ev akarlarının besin kaynaklarından olduğu için, bunların azaltılması akarlara allerjisi olanların da işine yarayacaktır. • Sınıflardaki rutubet ve ıslaklık azaltılmalıdır. Sınıf havasının nemi %50'nin altında tutulmaya çalışılmalıdır. Bunun için nem giderici aletlerden yararlanılabilir. • Parke veya marley zeminler tercih edilmelidir. Islak halı ve kilimler küflerin üremesi için idealortamlardır. • Nemli duvar küğıtlanna da dikkat edilmelidir. • Nemli duvarların seyreltilmiş çamaşır suyu veya muriatik asitle yıkanması küf üremesini engeller. • Çöp tenekeleri mümkünse sınıfın dışında ve plastik bir torbada kapalı olarak tutulmalıdır. • Beden eğitimi dersinden sonra terle ıslanmış spor kıyafetleri kesinlikle sınıfa getirilmemelidir. İnek Şaban'lara da dikkat! Günümüzde birçok okulda çeşitli hayvanların da bulunabileceğini biliyoruz. Kedi, köpek, kuşlar yanında, tavşan, kobay, fare ... gibi laboratuvar hayvanları, duyarlı çocuklarda astım krizleri veya diğer allerjik belirtilere yol açabilirler. Hatta, kendi evinde hayvan besleyen öğretmen ve öğrencilerin, bunlara ait allerjenleri elbiseleri ile sınıfa kadar getirebilecekleri. de akılda tutulmalıdır . • Okulda bulunabilecek hayvanlar özel yerlerde barındırılmalı, allerjik çocukların buralara girmeleri engellenmelidir. • Hayvanlar kesinlikle sınıflara alınmamalıdır. Fare ve bamamböcekleri Fare ve hamamböcekleri için özel bir paragraf açmak istiyorum, çünkü son yıllarda bu yaratıkların da astım ve allerjik nezle nin önemli nedenlerinden biri olduğu anla§ılmı§tır. Ayrıca, bunların evlere göre okullarda çok daha fazla sayıda bulunmaları mümkündür. Özellikle, eski ve iyi temizlenmeyen okul binalannda, rutubetli ve güneş görmeyen ortamlarda yoğun olarak ya§ama ve üreme imkanı bulurlar: • Tüm okul pestisü ismi verilen kimyasal böcek zehirleriyle ilaçlanmalıdır.

Bu işlem öğrenciler okul dışında iken yapılmalı, bu maddelerle temas etmemeleri için gereken önlemler alınmalıdır. • İlaçlamadan sonra, ölü böcekler ve bunların artıkları çok iyi bir şekilde temizlenmelidir. • Okullarda böceklerin girebilecekleri delikler kapatılmalıdır. Bu amaçla, duvar, yer, kapı ve pencere kasalarındaki çatlak ve delikler tamir edilmeli, borulann etrafı macunlanmalıdır. • Sınıf ta yemek yenmemelidir. • Çöpler ağzı kapalı kutularda saklanmalıdır. • Kesekağıdı. karton kutu, boş şişe ve kova ... gibi hamambö ceklerinin sık olarak bulundukları ortamlar sınıf ta bulundurulmamalıdır. Okul dışı allerjenler Çocuklar okul bahçesinde, sınıfla gidilen gezi ve pikniklerde ... dış atmosfer havasındaki polenlere de maruz kalabilirler. Polenler, allerjik nezle ve astıma yol açan allerjenlerdir. Bunlara karşı alınması gereken önlemler 'Allerjerıler ve Korunma Yöntemleri ' bölümünde ayrıntılı olarak ele alınmıştır. İrritan maddeler ABerjik hastalıkların alevlenmesine yol açan bir grup madde ise irritan maddelerdir. Bunlar gerçek allerjenler değildir; bunlara karşı oluşmuş I g E sınıfı antikorlar yoktur. İrritan maddeler, özellikle de yoğun olarak solunduklarında allerjik olsun veya olmasın tüm astımlıları etkileyebilirler. Sınıf ta bulunabilecek irritan maddelerin başlıcaları ve bunlara karşı alınacak önlemler şunlardır: • Tebeşir tozu: Allerjik çocuk tahtaya, dolayısıyla da tebeşir tozuna uzak bir yere oturtulmalıdır. • Kokulu kalemler: Hem tahtaya hem defterlere yazı yazmak amacıyla kullanılan keskin koku saçan kalemler astımlı çocuklar için zararlıdır. • Keskin kokulu patfümler, deodorantlar: Öğretmenler ve öğrenciler keskin kokulu parfüm kullanmaktan kaçınmalıdırlar. Hele, sıcak yaz günleri ter kokusuyla karışarı ucuz parfümler sadece astımlılar için değil, herkes için tiksinti vericidir. • Çeşitli kimyasal maddeler: Kimya, resim ... gibi derslerde yararlanılan çeşitli kimyasal maddeler, duyarlı çocuklarda krize neden olabileceğinden, astımlılarırı bu ortamlarda bulunmamaları gerekebilir. • Temizlik maddeleri: Zemin, sıralar ve tuvaletlerin temizliği tatil günleri yapılmalı, keskin kokulu temizleyiciler kullanılmamalıdır. • Böcek ilaçları: Okullar böceklere karşı ilaçlandıktan sonra çok iyi temizlenmelidir. • Boya, vemik, cila kokuları: Okulun boya, badana, cila ve diğer tamirat-tadilat işlemleri okul kapalı iken (yaz tatilinde) yapılmalıdır. • Yemek kokuları: Okul yemeklıanesinin kokuları sınıfları etkilememelidir. Aman hocaın, söndür şu sigarayı! Sigara dumanı da aslında bir irritandır ve pekala yukarıdaki listeye eklenebilirdi, ama bu sigara konusunu çok önemli saydığımdan ayrı bir başlık altına aldım. Okullardaki öğretmen odalarının 'kahvehanelerden daha dumanlı' olduğuna birçok kereler şahit oldum. Bu beni iki bakımdan hayrete düşürüyor. Birincisi, sapsarı parmaklı öğretmenlerin çocuklara hangi inandırıcılıkla 'Sigara zararlıdır, sakın sigara içmeyin, içenleri uyarın' diye ders anlatabildikleri ... İkincisi de, öğretmen maaşıyla günde bir paket 'Marlboro'yu nasıl alabildikleri... Astımlı çocuk için, sigara içen veya içilen ortamlarda bulunan kişilerin elbiselerine sinen kokular bile rahatsızlık vericidir, hatta kriz nedeni bile olabilir. Sayın hocalar, hem kendi sağlığınız ve kendi cebiniz hem de öğrencileriniz için, lütfen, söndürün şu sigarayı! Beden eğitimi derslerine giremez raporu Doktorlar öğrencilere çeşitli nedenlerle rapor verirler: 1. Gerçekten hasta oldukları için yatak istirahati raporu 2. Lise son öğrencilerine mayıs ayında üniversite sınavlarına hazırlanabilmeleri için verilen yalancı hastalık raporu 3. Astımlılara beden eğitimi dersine giremez raporu Çocuklarına astım tanısı koyduğumuz anne-babaların ilk arzuları 'beden eğitimi dersine giremez raporu' almaktır; çünkü onlara göre astım ve spor, ateş ve barut gibi bir araya gelmeleri mümkün olmayan iki kelimedir. Haksız da sayılmazlar ... Birçok okulda beden eğitimi demek, çocukların soğukta ... sıcakta ... yağmurda ... yaşta kendi başlarına ... okul bahçesinde patlak bir topu kovalamaları bir duvardan ötekine koşuşturmaları değil midir ?

Ancak işin bir de diğer tarafı var. 'Astım, Spor ve Beden Eğitimi' bölümünde, astımlı dünya şampiyonlarını ... Olimpiyat birincilerini ... görecek, tanıyacaksınız. Bilinçli yapılan sporun astımlılar için zararlı değil, aksine tedavilerinin önemli bir parçası olduğunu göreceksiniz. Bunlara dikkat! ... • Spor yapan astımlı çocuk mutlaka doktor kontrolü altında olmalıdır. • Spordan 15 dakika önce koruyucu ilaç alınmalıdır. • Spor ısınma hareketleri İle başlamalıdır. • Tok karına spor yapılmamalıdır. • Çok sıcak ve nemli ya da soğuk ve kirli havada spordan kaçınmalıdır. • Polenlere allerjisi olanlar, polen zamanı salon sporlarını tercih etmelidir. • Spor birden kesilmemeli, vücudun soğuması için egzersiz 10-15 dakika içinde yavaş yavaş bitirilmelidir. • Astımlı çocukların yalnız başlarına spor yapmalarına izin verilmemelidir. • Spor sırasında öksürük, hınltı, nefes darlığı şikayetleri başlayanlar derhal spora son vermeli ve nefes açıcı spreylerini kullanmalıdırlar. Hafif öne doğru eğilerek oturmak en rahat pozisyondur. Besin allerjisi Ciddi besin allerjisi olan çocuklarda, okul yemekhanesinde çıkan yemekler ya da kantinde satılan yiyecekler problem yaratabilir. Koku, tat, renk verici ya da bozulmayı önleyici katkı maddeleri içeren yiyecek ve içecekler de uygun değildir. Bunlar deri allerjilerin den anaflaksiye kadar her türlü allerjik hastalığa neden olabilirler. Atopik çocukların yiyeceklerini evden getirmeleri en doğrusudur. Sınıftaki tozlarda yiyeceklere ait tanecikler de bulunabilir. Norveç'te yapılan bir araştırmada sınıftaki tozlarda, allerjisi olanlarda reaksiyon uyandıracak miktarda somon zerrecikleri bulunabileceği gösterilmiştir. Sınıfa yiyecek getirilmemeli ve sınıfta hiçbir şey yenmemelidir. Önce burnu akmaya başladı, gece yansı da nefesi tıkandı Solunum yollarında hastalık yapan pek çok virüs vardır. Hal kımız bunlara 'nezle-grip mikroplan' ismini verir, ama bunlar sadece nezle ve grip değil, başka daha pek çok hastalığa yol açarlar: Sinüzi tonsillit, larenjit, trakeit, krup, bronşit, zatürrie ... Nezle ve grip salgınları, hemen daima okullardan başlar, buradan topluma yayılır. Sınıfların kalabalık, çocukların birbirlerine yakın olmaları bulaşmayı kolaylaştıran en önemli faktördür. Hasta çocuğun hapşırması, öksürmesi sırasında havaya karışan virüsler, burun veya gözler aracılığıyla diğer kişilere geçer. Virüsler, tokalaşma sırasında ve hatta virüsle kirlenmiş kalem, gözlük, mendil... gibi eşyalarla da bulaşabilirler. Nezle virüsleri, çocuklardaki astım krizlerinin en önemli nedenlerinden biridir. Anneler bunu "Çocuğumun önce burnu akmaya başladı, gece yansı öksürük ve hırıluyla beraber ne/esi tıkandı. gene soluğu hastanede aldık. .. ' sözleriyle ifade ederler. Grip de solunum yollarının bir virüs infeksiyonudur; nezleye göre çok daha ağır bir hastalıktır. Yüksek ateş, baş, kat ve eklem ağrıları, halsizlik, iştahsızlıkla ... hastayı paçavraya çevirir. Grip, erişkinlerde ve çocuklarda çok ağır astım krizlerine yol açabilir. Nezle virüslerin sayısı çok fazla olduğundan bunlara karşı aşı hazırlamak mümkün olamamaktadır, fakat grip hastalığının her yıl ekim kasım aylarında yapılması gereken aşısı vardır. Merve'nin kötü karnesi İyi tedavi edilmeyen astım ve allerjisi olan çocuklarda okul başansızlığı ve okula devamsızlık çok sık karşılaşılan durumlardır. Solunum sıkıntısı, öksürük nedeniyle uykusuz geçen geceler ve bunların yarattığı yorgunluk, baş ağrısı, moral bozukluğu, ilaçların yan etkileri (çarpıntı, titreme, huzursuzluk, uyuklama ... ) çocukların ders dinlemelerini, konsantre olmalarını önleyen başlıca faktörlerdir. Allerjik rinitli çocuklarda işitme azalması, egzemalılarda sürekli kaşıntılar da öğrenmeyi olumsuz etkileyen nedenlerdir. Öğretmenler • Astım ve allerjik hastalıklar konusunda bilgiIendirilmeli, hasta çocuğun ailesi ve doktoru ile iletişim halinde olmalıdır. • Astım ve allerji tedavisinde kullanılan ilaçlar ve bunların yan etkilerini tanımalıdır. • Hasta çocuğa gereken anlayış gösterilmeli, ama diğer çocuklardan 'farklı muamele' de yapılmamalıdır. • Bazı çocukların hastalıklarını 'kullanmalanna' fırsat verilmemelidir. Okul idaresine düşen görevler • Okul binaları yoğun trafikten uzak yerlerde olmalıdır. • Okul bahçesinde kavak ağacı gibi çevreyi kirleten ağaçlar olmamalıdır. • Servis araçları öğrencileri beklerken boşta çalıştırılmamalıdır. • Her okulda bir hemşire ve revir bulunmalıdır. • Hasta çocukların anne-babalarının ve doktorlarının telefon numaraları bilinmelidir. • Acil durumlar için en yakın sağlık kuruluşu ile iletişim kurulabilmelidir. ALLERJENLER VE KORUNMA YÖNTEMLERİ EV TOZU ALLERJİSİ Ülkemizde ve dünyanın pek çok ülkesinde, solunum yolu alerjilerinin en sık rastlanan nedeni ev tozu allerjileridir. Bir çok hasta, evde temizlik yaparken, toz alırken, yatak düzeltirken, halı battaniye ... silkelerken hapşırma, burun akıntısı ... gibi allerjik nezle ya da öksürük, hırıltı, nefes darlığı ... gibi astım belirtilerinin ortaya çıktığını çok iyi bilir. Ev tozu ve astım arasındaki ilişki Ilk kez 1921 yılında Kern Isimli araştırmacı tarafından bildirmiştir. Ev tozundaki allerjenler Ev tozu, içinde pek çok alerjen bulunan bir kanşimdır. Her evdeki tozu niteliği, coğrafi ve meteorolojik (ısı, nem, basınç ... ) faktörlere göre değişiklik gösterir. Ev tozu içinde bulunan allerjenlerin başlıcaları şunlardır: • Evakarlarına ait allerjenler • Evcil hayvanlara ait allerjenler • Hamamböceğine ait al1erjenler • Küf mantarları • Polenler • Bakteriler • Koltuk, halı, yatak, mobilya ... gibi eşyalardan kaynaklanan diğer allerjenler. İnsanlar, ev tozu diye tanımlanan bu karışımın içinde bulunan allerjenlerin herhangi birine karşı duyarlılık kazanabilirler, fakat içlerinde en önemlisi evakarlan ismi verilen küçük yaratıklarla ilgili olan allerjenlerdir. Kısaca ev tozu veya toz allerjisi denildiğin de anlaşılan, evakarı allerjisidir. Evakarlan Evlerimizin doğal konukları olan akarların pek çok türleri vardır, ama allerjik hastalıklar bakımından en önemli olanı ev akarlarıdır. Bunlar, halk arasında, ev tozu böcekleri, astım böcekleri ... gibi isimlerle de anılırlar. Bilimsel isimleri 'deri yiyen' anlamına gelen der matofagoides'ıit, çünkü, bu yaratıklar insan derisi ve saçının döküntüleri ve kepekle beslenirler. Kene ve örümceklerle aynı aileden olan akarlar, evlerimizin doğal misafirleridir; herhangi bir hastalık mikrobu taşımaz ve de bulaştırmazlar Evakarlarının birçok türleri varsa da, ülkemizde ve dünyanın başka birçok ülkesinde de en sık rastlananları, • Dermatofagoides [arinea ve • Dermatofagoides pteronyssinus'tur. • Daha çok şehir dışında, yiyeceklerin depolandığı yerlerde rastlanan depo akarlan da allerjiye neden olabilirler. Erişkin bir insandan, günde, 1,5 gram kepek dökülür.

Bu miktar, binlerce akarın aylarca beslenebilmesi için yeterlidir. Akarlar, hemen hemen transparandır ve uzunlukları milimetrenin 1/3'ü kadardır. Bu nedenle, çıplak gözle kolayca seçilemezIer, ancak bir büyüteç veya bir mikroskopla görülebilirler. Akarların özellikleri Gözleri yoktur. 8 bacakları vardır. Ortalama ömürleri 3-4 aydır. Bir dişi akar 300 yumurta bırakır. Akarlar, en iyi, 20-2SoC ısıiarda ve %70-80 nem!i ortamlarda ürerler. Çok soğuk, nemi az (kuru hava), aydınlık ve iyi havalanan yerler akarların çoğalabilmeleri için uygun değildir. Akarlar, nem oranı azaldığı için 2000 metrenin üzerindeki yüksekliklerde çok az bulunurlar; 3000 metrenin üzerinde ise hemen hiç yaşamazlar. Bu nedenle, 2000 metreden daha yüksek yerlerde oturanlarda, akarlara bağlı allerjik hastalıklara çok az rastlanır. Astımlarla için 'yüksek yüksek tepelere ev kurmak' gerekir. Lüküs hayat, ama oh ne rahat değil Modern yaşam ve getirdiği kolaylıklar, bir taraftan da kendi olumsuzluklarını beraberinde getirmektedir. Enerji tasarrufu için çok iyi izole edilmiş yeni binalar, iç ortam havasının nemli olması ve duvardan duvara kaplı halılar, akarların üremeleri için çok uygundur. Akarların en çok bulundukları yerler halı, yatak şiltesi, yastık, koltuk, kanepe, post, kadife perde, tüylü çocuk oyuncakları ... gibi eşyalardır. Bodrum gibi nemli ortamlarda doğrudan çimento zemin üzerine serilmiş halılar, akarların en yoğun olarak bulundukları yerlerdir. Mobilya veya diğer eşyalarm yüzeylerinde bulunan akar sayısı çok fazla değildir, fakat uygun şartlardaki bir yatak §illesi içinde milyonlarca akar bulunur. Akarların, evlerimizdeki eşyalar dışında, giysilerimizde ve hatta saçımızda bile yoğun olarak bulunabileceği gösterilmiştir. Akarlara çok ender de olsa, buğday ununda da rastlanabileceği ve bu undan yapılan yiyecekleri yiyen duyarlı insanlarda anaflaksi gibi ciddi reaksiyonlara yol açabilecekleri de bilinmelidir. Bu kişilerde aspirin intoleransı da sık rastlanan bir durumdur. Bizim evde akar var mı acaba? Evlerdeki akar düzeylerinin belirlenebilmesi için, herkes tarafından kolaylıkla uygulanabilecek hazır ticari testler vardır. Bunlardan biriAda Test, diğeri de Acarex test'dir. Akarlar nasıl allerji yaparlar? Akarlardaki allerjenler, bu yaratıkların sindirim sistemlerinde bulunan ve dışkıları ile çevreye atılan birtakım enzimlerdir. Bir akar birkaç aylık yaşamı boyunca kendi ağırlığının 200 katı kadar dışkı üretir. Akar dışkısı, üzeri salgıyla kaplı minik kürecikler şeklindedir ve bu sayede de tekstil eşyalannın !iflerine kolayca yapışır, Akar dışkışındaki allerjenler, glikoprotein yapısında olup ısıya dayanıklı ve suda çözünen maddelerdir. İçlerinde bu allerjenlerin de bulunduğu dışkı parçacıkları, zamanla kuruyup çok küçük taneciklere ayrışırlar ve halıda yürümek, koltuğa oturup kalkmak ... gibi hareketler sırasında bulundukları ortamlardan soluduğumuz havaya savrulurlar. Uygun şartlarda, i gram ev tozunda 10.000'den fazla akar bulunabileceği gösterilmiştir. 1 gram tozda 2 mikrogramdan fazla akar allerjeni bulunması allerjik hastalıkların oluşumu için bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. 1 gram tozda 10 mikrogramdan fazla allerjen bulunması ise astım krizlerinin ortaya çıkmasına neden olur.

EV TOZU ALLERJİSİNE KARŞI ÖNLEMLER İnsanların zamanlarının çoğunun geçtiği yerlerde alınacak bazı önlemlerle akarlardan daha az etkilenmeleri mümkündür. Evinkonumu Akarlara karşı allerjik olarılar için, daha rutubetli oları bodrum katı, çatı katı ya da kuzeye bakan daireler uygun değildir. Evin tamamı ya da en azındarı oturma ve yatak odaları güneş almalıdır. Bu odalar ve ev her gün mutlaka havalandırılmalıdır. Kışın ev içi sıcaklık 20-22°C arasında olmalıdır. Yatakodası Yatak odası, olabildiğince boş olmalı, gereksiz hiçbir eşya bulunmamalıdır. Toz tutabilecek biblo, radyo, televizyon, elektronik aletler, kitaplık ve özellikle de tüylü ve içi doldurulmuş oyuncaklar ... yatak odasından çıkarılmalı veya en azından kapalı bir dolap içinde bulundurulmalıdır. Zemindeki halı, kilim, post... gibi yaygılar kaldırılmalıdır. İdeali, zeminin parke, marley, muşamba ... ile döşenmiş olmasıdır. Duvardan duvara halılı evler de astımlı1ar için çok zararlıdır. Kadife perde yerine, ayda bir kez yıkanacak sentetik perdeler tercih edilmelidir. Yatak odasında ranza varsa, astımlı çocuk için üst kat daha uygundur. AstımWar yer yatağında yatmamalıdır. Yatak, yorgan ve yastıklar Yün yatak, yün yastık, kuştüyü yastık yerine dakron veya or lon gibi sentetik liflerden yapılanlar tercih edilmelidir. Kuştüyü içeren yorgan ve yastıkların zararı kuş tüyünden değil, içinde barındırdığı akarlardan dolayıdır. Yatak ve yastıkların, allerjen geçirmeyen plastik veya vinil bir kılıfla kaplanması allerjenle teması önemli ölçüde azaltan bir uygulamadır. Bu kılıfların pek çok çeşidi vardır. Kırışan, katlanan ve terle meye yol açan plastik kılıflar ucuzdur, fakat kullanımı rahat değildir. Su buharını geçiren, ama akarlara ve bunİara ait allerjenlere karşı geçirgen olmayan mikraporlu özel kumaştan yapılmış olan kılıflar ise pahalı olmakla beraber hem kullanımları rahattır ve hem de terletmezler. A1lerjenlerden korunmada, kılıf fermuarlarının kaliteli olması da çok önemlidir. Yorgan ve yastıklar düzenli olarak yıkanmalı ve yastıklar her 2-3 yılda bir değiştirilmelidir, Yastıklardaki akarların uzaklaşmasında bunların 6 saat süreyle derin dondurucuda (deep-freeze) bırakılmaları da etkili bir yöntemdir. Yatak çarşafı, yastık kılıfı, nevresim ... gibi yatak takımları da haftada bir 60°C üzerinde sıcak su ile yıkanmalıdır. Soğuk su ve soğuk su şampuanları akarları etkilemez. Yeni yapılan bazı araştırmalarda, yıllardan beri hastalara önerdiğimiz sentetik yastıkların kuştüyü yastıklara göre daha fazla evakarı allerjeni barındırdıkları sonucuna varılması herkesi şaşırttı. Akarlara allerjisi olanlar ne kullansınlar ? Sentetik yastık mı kuştüyü yastık mı ? Herhalde doğru olan, yastığın sentetik veya kuştüyünden olması değil, yastığın allerjen geçirmeyen bir kılıfla kaplanmasıdır. Elektrikli battaniyeler Elektrikli battaniyeler, özellikle de sürekli çalıştırıldıklarında, akarların yaşayamayacağı kadar kuru ortamlar yaratırlar ve bu nedenle astımlı hastalar için çok yararlıdır. Yatak odasında tüylü oyuncak olmamalı Akarların kolay üreyebildikleri yerlerden biri de ayıcık, tavşancık, bebek ... gibi tüylü, yumuşak oyuncaklardır. Yatak odasında bu tür oyuncakların bulundurulmaması gerekir, ama bazı çocuklar tüylü oyuncaklarını çok severler, hatta bazıları bunlara sarılıp yatmadan uyuyamazlar. Ayıcığınızdan ayrılamıyorsanız: • Bu oyuncakları, 2 haftada bir, plastik bir torba içinde 12-24 saat süreyle derin dondurucuda bırakarak akarların ölmesini sağlayın. • Ölü akarların ve bunlara ait allerjenlerin temizlenmesi için de ayıcığınızı çamaşır makinesinde yıkayın, kurutun ve daha sonra da kürkünü ince bir tarakla tarayın. Oturma odası Günümüzün çoğunun geçtiği oturma odalarımızın da aşağıdaki özellikleri taşıması allerjik hastalar için çok önemlidir: • Oturma ve yatak odalarının tozu, gün aşırı olarak, nemli bir bezle teınizlenmelidir. • Süpürge ve standart elektrikli süpürgeler uygun teınizleme araçları değildir. • Kadife veya yünlü kumaş koltuklar yerine plastik veya deri kaplı olanları tercih edilmelidir. • Ev içindeki nemlilik %5O'nin altında, 0/040 civarında tutulmalıdır. Bu sayede, daha az akar antijenine maruz kalırız, çünkü akarlar nem oranının %4S'in altında olduğu ortamlarda üreyemezler. Evdeki nem oranları nem ölçer (higrometre) isıni verilen gereçlerle kolayca ölçülebilir. Bizim evimiz çok nemli Tabiidir ki, yaşadığımız yöredeki dış atmosfer nemini değiştirmek elimizde değildir, ancak evlerimizde alacağımız bazı önlemlerle nem oranını istenen düzeylerde tutabiliriz. Ev ortamındaki nemin azaltılmasında, özellikle sıcak yaz günlerinde klimalar çok işe yarar. Ayrıca, nem giderici (dehumidifier) denilen ve yoğunlaştırrna prensibi ile çalışan aletlerden faydalanmak da mümkündür. Bu aletler, sıcak havayı emerek soğutulmuş bir metal sarmal üzerine üflerler. Havadaki nem, bu metal sarmal üzerinde su damlaeıkIarı şeklinde yoğunlaşır, Bu su bir rezervuar da birikir ve bir kanal aracılığıyla dışarı atılır. Böylece, havadaki su buharı miktarı azaltılmış olur. Bu aletlerin sadece istenildiği zaman çalıştırılabilenleri olduğu gibi, istenilen nem oranına göre otomatik olarak devreye girenleri de vardır. Oyuncaklar Oyuncakların, çocukların yaşamlarında çok önemli bir yeri vardır. Kİminin topu, kiminin treni, kiminin bebeği Astımlı çocukların oyuncakları, yıkanabilen, kolay temizlenen ve toz barındırmayan türden olmalıdır; yünlü ve içi doldurulmuş oyuncaklar uygun değildir. Bunlar ne kadar yıkansa da, içlerine yerleşmiş olan akarları ve tozları tamamen uzaklaştırmak mümkün olmaz. Tüylü oyuncaklar hiç kullanılmamalı ve en azından yatak odasında bulundurulmamalıdır. Hele, çocukların ayıcıkları, bebekleri ile ve onlara sarılarak uyumaları son derecede zararlıdır. Astımlı çocuklar için en iyi hediye, plastik ve sentetik oyuncaklardır. Ev temizliği En önemli akar kaynakları, yatak şiltesi, koltuklar ile yerdeki halı ve kilimlerdir, idealolanı bunların oturma ve yatak odalarından tamamen çıkarılmalarıdır. Bu, akarlardan kurtulmanın en etkili, en ucuz ve pratik yöntemidir. Sıcak iklimlerde, halının 3 saat süreyle güneşte bırakılması da akarların ölmesini sağlayabilecek basit ve bedava bir yö

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp