Çocuklarda Epiglotit

Çocuklarda Epiglotit :

Genellikle çocuklarda (en sık 2-7 yaş arasında), daha az sıklıkla da yetişkinlerde görülebilen, epiglottiste (nefes borusu üzerindeki kapak) ödem ve inflamasyon (yangı) ile karakterize, akut, ciddi, uygun şekilde tedavi edilmediğinde ölüm oranı yüksek bir enfeksiyondur.

Hastalık etkeni çocuklarda hemen daima Hemophilus influenzae tip b (Hib)‘dir. Nadiren grup A, B ve C streptokoklar, Streptococcus pneumoniae, Klebsiella pneumoniae, Candida albicans, Staphylococcus aureus, Hemophilus parainfluenza, Neisseria meningitidis, varicella zoster virüsü ve çok sayıda diğer virüsler de etken olarak tarif edilmiştir.

Yetişkinlerde de etken genellikle Hib‘dir, ancak diğer mikroorganizmalar çocuklara göre daha sık görülür. Erkeklerde kadınlardan, beyaz ırkta diğerlerinden daha sıktır.

Epiglotit bakteri enfeksiyonudur. Hodgkin hastalığı (Lenfoma), lösemi ve bağışıklığı yok edici hastalıklar epiglottitisli ortama neden olur. Hib aşısının rutin kullanıldığı ülkelerde görülme sıklığı son derece azalmıştır.

Klinik:

Hastalık ateş ve boğaz ağrısı ve çocuklarda beslenmeyi reddetme ile başlar. Birkaç saat içerisinde salgıların yutulamamasına bağlı tükürük artışı ve arkasından stiridor (hırıltılı soluma) ortaya çıkar. Yaş ne kadar küçükse, solunum sıkıntısı o kadar erken gelişir. Genellikle solunumu rahatlatmak için çocuklar başlarını arkaya atarlar (tripod oturuşu).

Tipik klinik üçlü belirti;

ağızdan salya akması,

disfaji (ağrılı yutkunma),

respiratuvar distres (solunum sıkıntısı) dir.

Ateş ve ses kısıklığı sıklıkla görülür, öksürük seyrektir. Epiglot şiş ve kırmızı görülür. Muayene sırasında solunum yolunun açık tutulması için hasta oturur pozisyonda olmalıdır. Hasta genel durumu genellikle kötüdür.

İstenmeyen etkiler:

Solunum yolu tıkanıklığı, menenjit, zatürre gibi diğer Hib enfeksiyonlarının birlikte bulunması durumun ağır olduğunun belirtisidir.

Tanı:

Genellikle klinik tanı yeterlidir. Özellikle ağır tablodaki hastalarda ağız muayenesi sırasında dil köküne bastırmak epiglot ödemini artırarak, hastanın ölümüne neden olabilir. Tam kan (hemogram, CBC) sayımında Lökositoz (beyaz küre sayısında artış) sıklıkla vardır. Röntgen filmleri tanıya yardımcı olabilir. Yumuşak doku dozunda çekilmiş yan boyun filminde başparmak görünümü, hipofarinkste dilatasyon (genişleme) ve spinal lordozda (boyun kavisinde) düzleşme görülebilir. Ancak ağır vakalarda tedaviyi film çektirmek amacıyla geciktirmemek gerekir.

Kan kültürü mutlaka alınmalıdır. Epiglottan sürüntü kültürü yararlıdır, ancak solunum yolunun açık olduğundan emin olduktan sonra yapılabilir. Antibiyotik kullanmış vakalarda Hib antijenini gösteren testler kullanılabilir.

Tedavi:

En önemli işlem hava yolunun açık tutulmasıdır. Solunum sıkıntısı bulunan hastalar dik oturmalı, endotrakeal (ağız ya da burun yolundan nefes borusuna yerleştirilen) tüp ile veya gerekirse trakeotomi ile solunum sağlanmalıdır. Hipoksi (oksijenlenmede azalma) varsa oksijen verilmelidir. Damar yolu açık tutulmalı, solunumu zorlaştıracak kadar telaş varsa, sakinleştirilmelidir. Kortizonlu ilaçların yararı gösterilmemiştir. Antibiyotik mutlaka verilmelidir. Ceftriaxone ya da ampisilin ve kloramfenikol kullanılabilir. Genellikle 7 gün tedavi yeterlidir.

Korunma:

Hib aşısının rutin kullanılması korunmak için en etkili yoldur. Temas edenlere (aynı evde yaşayanlar ve 5 gün arka arkaya her gün en az dörder saat veya bir kez en az 24 saat aynı kapalı ortamda bulunanlar) 4 gün süreyle oral rifampisin verilmelidir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp