Aşırı Tüylenme ve tedavisi

Aşırı Tüylenme ve tedavisi

Güzelliğe düşen gölge: Aşırı tüylenme kıllanma

Güzelliğin ve estetiğin vazgeçilmez ön koşulu olarak görülen pürüzsüz bir teni gölgeleyen aşırı tüylenmenin birçok nedeni var. Uzmanlar bu nedenlerin kalıtımdan, hormonal faktörlere, ilaçlardan, kötü huylu tümörlere kadan uzanabildiğine dikkat çekiyorlar.***Binlerce yıldır sağlıklı, tüysüz, pürüzsüz bir teni güzelliğin tarifini yapan sanatçılar neredeyse vazgeçilmez bir koşul olarak görmüşler. Öyle yazıp, öyle resmetmişler güzelliği.

Tabii kaçınılmaz olarak aynı anlayış kadınlar için de geçerli olmuş. Bugün kendisini güzel hissetmek isteyen her kadın cildinin , tüysüz bir görünümde olmasını istiyor. Ama ne yazık ki, her kadın bu kadar şanslı değil. Başta hormonal olmak üzere birçok faktörün yarattığı kıllanmalar kadınların ciddi bir stres altına girmesine, ikili ilişkilerinin, toplumsal yaşamlarının olumsuz etkilenmesine neden oluyor.

Vücuttaki kılların artışının hem estetik hem de sosyal açıdan sorun yarattığını vurgulayan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Opr. Dr. Erkan Sarı (*) bu şikayetlerle hergün yüzlerce kadının iç hastalıkları, endokrinoloji polikliniklerine ve estetik merkezelerine başvurarak çare aradığını belirtiyor. Dr. Sarı‘nın verdiği bilgiye göre sorunun anlaşılabilmesi için önce vücuttaki normal kıl yapısının bilinmesi gerekiyor. Vücuttaki tüyler vellüs ve terminal kıllar olmak üzere ikiye ayrılıyor. Vellüs denilen tüyler çocukların yüzelerini kaplayan ince ve renksiz tüyler. Terminal kıllar ise daha kalın ve renkli olup seks hormonlarına bağımlı (erkeklerin çene ve karnında) veya bağımsız (kirpik ve kaşlar) olmak üzere gelişiyorlar. Erkeklik hormonları (androjen) seks hormonunun etkili olduğu alanlarda vellüsleri, terminal kıl haline çevirebiliyor.

Kadınlardaki aşırı tüylenmenin tıp dilindeki adının “hirsutizm” olduğunu söyleyen Opr. Dr. Erkan Sarı, “Bu genelde androjene bağlı olarak gelişir. Genç kadınların ortalama yüzde 25-35Õinde karın alt bölgesi, memebaşı kenarları ve dudak üst bölgelerinde terminal kıl bulunur. Birçok kadında yaşla bu kıllarda artış gözlenir” diyor.

Hirsutizm androjene bağlı ve bağımsız olarak iki gruba ayrılıyor. Androjene bağımlı tip hirsutizmde kıllanma, erkekte kıllanma görülen bölgelerde artıyor ve daha çok erginlikle ortaya çıkıyor. Opr. Dr. Erkan Sarı, genellikle bu tip hastalıkla altta önemli bir sorun saptanmadığını belirterek, “Androjende hafif bir artmaya veya ciltte androjene karşı gelişen aşırı hassasiyete bağlı olarak bu bozukluk belirir. Androjene bağımlı olmayan hirsutizm ise vücudun herhangi bir bölgesinde kıllanma artışı ile kendini gösterir” diye konuşuyor. Bu durumun ya kıl köklerinin kan dolaşımındaki androjen hormonlara aşırı duyarlı olmasına ya da böbreküstü bezleri veya yumurtalıklardan androjen hormon üretiminin artmasına bağlı olduğunu belirten dermatoloji uzmanı Dr. Tülin Mansur (**) ise şöyle konuşuyor: “İlk durumda kanda hormon miktarı artmamıştır, ancak kıl kökleri bu normal düzeydeki hormona aşırı cevap vererek normalden hızlı uzar ve kalınlaşırlar. Böyle kişilerde kıllanma ergenlikle birlikte başlar, 30′lu yaşlara kadar artar, daha sonra o düzeyde kalır. İkinci durumda ise kanda androjen hormon miktarı artmıştır; kıllarda çoğalma ergenlikten önce veya sonra başlayabilir.

Bu hormonal bozukluğun en sık karşılaşılan nedenleri; yumurtalık veya böbreküstü bezlerindeki kistler, hücre çoğalması veya iyi ya da kötü huylu tümörlerdir. Bu hastalarda androjen hormon fazlalığından kaynaklanan adet düzensizlikleri, deride aşırı yağlanma ve sivilcelenmeler, ses kalınlaşması, göğüslerde küçülme, saç dökülmesi, kötü kokulu terleme gibi belirtiler de bulunabilir. Eğer bu belirtiler oldukça hızlı bir şekilde ortaya çıkarsa ve kandaki hormon düzeyi çok yüksekse kötü huylu tümörlerden kuşkulanmak gerekir.

Aşırı tüylenmeye bazen çeşitli nedenlerle kullanılan danazol, anabolik steroidler, kortizon, progesteron, fenitoin, diazoksid, siklosporin, streptomisin, minoksidil gibi ilaçlar da yol açar. Bunların bir kısmı androjen etkisine sahip, bir kısmı da kıl büyümesini doğrudan uyaran ilaçlardır. İlaçlara bağlı tüylenme genellikle kalıcı değildir ve ilacın kesilmesinden sonra birkaç ay içinde geriler. Çok daha nadir olarak böbreküstü bezleri ve yumurtalıkların hormon salgılamasını düzenleyen, hipofiz adı verilen bir bezin aşırı çalışması vushing ve akromegali gibi hormonal hastalıklara ve bu hastalıkların bir belirtisi olarak aşırı tüylenmeye yol açabilir. Hipofiz bezinin prolaktin adı verilen bir hormonu fazla miktarda salgılaması, hipotiroidi ve şişmanlık da tüylenme nedenleri içinde yer alır.”

Teşhis nasıl konuluyor?

Hirsutizmin nedenleri araştırılırken önce altta herhangi bir hastalık yatıp yatmadığının incelenmesi gerekiyor. Opr. Dr. Erkan Sarı, araştırma yapılırken dikkat edilmesi gereken konularda şunları söylüyor:”Bu konuda ilaçların özellikle doğum kontrol haplarının kullanmaya başlandığı yaş sorulmalıdır. Ayrıca hastalarda aile hikayesi, adet düzeni, şişmanlık hikayesi, kıllanma yanında saçın ön bölgelerinde dökülme, ses kalınlaşması gibi belirtiler sorgulanmalıdır. Kanda en fazla bulunan androjen testosterondur. Testosteron cilte etki göstermek için 5 alfa redüktaz adı verilen bir enzime ihtiyaç duyar. Yapılan çalışmalarda hirsutik kadınlarda diğer kadınlara göre bu enzimin daha fazla olduğu gösterilmiştir. Tüm bu saptamalara rağmen hirsutik kadınlarda çoğu zaman altta bir hastalık saptanamamaktadır.

Düzenli adet gören ve muayenesinde herhangi bir hastalık belirtisi olmayan kişilere genelde hormonal inceleme gereksizdir. Fakat kıllanma yanında adet düzensizliği mevcut ise kan alınıp serum testosteron, prolaktin, progesteron, LH ve FSH düzeyleri incelenmelidir. Hirsutizm kadınlarda ciddi psiko-sosyal sorunlar yaratan bir kozmetik problemdir. Bu olay bir hastalık olmadığı için yapılacak tedavilerin kişiye yarar ve zararı çok iyi hesaplanmalıdır. Tedavi yaklaşımı iki yönlüdür: 1 Kılların mekanik olarak ortadan kaldırılması: Hafif kıllanma artışı olan hastalarda mekanik olarak kılların yok edilmesi yeterli ve güvenlidir. Traşlama, görünen kılların geçici olarak ortadan kaldırılması için en kolay yöntemdir. Birçok kişinin iddiasının aksine traş ile kılların büyümesi hızlanmaz. Elektroliz ise bölgesel kıllanma için güvenli bir yöntem olmasına rağmen pahalı ve uzun süreli bir tedavi gerektiren bir yöntemdir.2 İlaç tedavisi: İyi bir ilaç tedavisi ile terminal kıllar daha ince ve daha renksiz bir hale gelebilmektedir. Hafif kıllanması olan genç bayanlarda ilaç tedavisi çok iyi sonuç vermektedir. Ne yazık ki ilaç tedavisi tam bir iyileşme sağlamamakta ve kimi zaman tekrarlamasını önlemek için hayat boyu sürdürülmesi gerekebilir.”

Değişik dalların işbirliği gerekiyor. Dr. Tülin Mansur ise tedavide amacın, mümkünse nedenin örneğin örneğin kist veya tümörün ortadan kaldırılması olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor:”Eğer bu mümkün değilse androjen hormon artışının ilaçlarla baskı altına alınmasıyla yeni kıl artışlarının önlenmesi; bunun yanısıra da mevcut kılların vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Tedavi cerrahi, jinekoloji, endokrinoloji, dermatoloji, kozmetoloji gibi birçok dalın işbirliğini gerektiriyor. Hormonal tedavide kullanılan ilaçlar androjen hormonların böbreküstü bezi ve yumurtalıklardan salgılanmasını veya kıl köküne etki etmesini engelleyerek kılların aşırı çoğalmasını baskılar.

Glukokortikoidler, oral kontraseptifler, bromokriptin, spironolakton, siproteron asetat bu ilaçlar içinde en çok kullanılanlardandır. Bu ilaçların önemli yan etkileri olabileceğinden mutlaka hekim kontrolünde kullanılması gereklidir. Tüylenme artışında gözlenebilir bir değişiklik elde edilebilmesi için tedaviye en az 6 ay-1 yıl devam edilmesi gerekir. Mevcut kılların tek başına hormonal tedaviyle ortadan kalkmayacağı bilinmelidir; bu nedenle tedavi epilasyon veya diğer depilatuar yöntemleri de gerektirir. Androjen hormon fazlalığına bağlı olmayan aşırı tüylenme durumlarında ise hidrojen peroksitle ağartma, ağda, depilatuar kremler, elektroliz veya laserle epilasyon gibi hastanın tercih ettiği yöntemlerden biri kullanılabilir.”

(*) Acıbadem Bağdat Caddesi kadın doğum uzmanı

(*) Acıbadem Hastanesi dermatoloji uzmanı

Aşırı Tüylenme, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Adet kanamalarının başlamasıyla genç bir kızın vücudunda hormonlara bağlı ve kadına özgü değişiklikler olur. Sağlıklı bir hormonal yapı için beyindeki merkezler, yumurtalıklar, tiroid ve böbrek üstü bezlerinin uyum içinde çalışması gerekir.

Aşırı Tüylenme; yüz, göğüs, karın, sırt, kol ve bacakların üst kısmında uzun kalın ve sert tüylerin çıkmasıdır. Bu durum kozmetik bir problemin yanında hormonal bir düzensizliği de gösterir.

Normal Kıl Büyümesi

Her kıl derinin altında folikül adı verilen kökten büyür ve kıl derinin üzerinde kalan kısmı alınsa da kökü durduğu sürece büyümeye devam eder. İnsan vücudunda doğduğunda yaklaşık 50 milyon kıl kökü bulunur. Erişkinlerde iki tip kıl vardır, bunlardan birincisi birçok kadının yüzünde, göğüslerinde ve sırtında bulunan ince, renksiz ve kısa olan kıllardır. İkinci tür ise hem kadın hem de erkeklerin başında, koltuk altında ve genital (cinsel) bölgelerinde bulunan sert uzun ve koyu renkli kıllardır. Ön kol (dirseklerin altı) ve bacakların dizden aşağısındaki kılların sayısı kişilerin hormonal durumundan bağımsızdır ve bu bölgelerde aşırı kıllanma hastalık değildir.

Yüzde ve Vücutta Aşırı Tüylenmenin Nedenleri

Genellikle aşırı tüylenme kandaki androjenlerin (erkeklik hormonları) artmasına bağlıdır. Androjenler erkeklerde daha yüksek düzeylerde olmak üzere, hem erkek hem de kadında bulunan hormonlardır. Androjenler ince, zayıf ve kısa olan tüylerin sert, uzun kıllara dönüşmesine neden olur.

Androjen düzeylerinin yükselmesine ve bunun sonucu olarak da tüylenmeye neden olan durumlar şunlar:

Menopoz: Bu dönemde yumurtalıklardan östrojen (kadınlık hormonu) sentezi azaldığı halde androjen sentezi devam eder. Buna bağlı olarak kıllanma görülebilir.

Genetik: Annesinde veya büyükannesinde aşırı tüylenme olan kişilerde aynı hastalığın görülme olasılığı fazladır.

İlaç Yan Etkileri: Erkeklik hormonları veya androjenik özellikler gösteren ilaçlar alan kişilerde aşırı tüylenme görülebilir.

Polikistik Over Hastalığı: Bu hastalıkta yumurtalıklarda birçok kist oluşur ve erkeklik hormonları fazla üretilir. Hastalarda aşırı tüylenme, düzensiz yumurtlama, adet düzensizlikleri, kısırlık ve şişmanlık görülür.

Yumurtalık Tümörleri: Nadir olarak görülen ve androjen salgılayan tümörler de aşırı tüylenmeye neden olur.

Adrenal (Böbreküstü Bezi) Bozuklukları: Androjenler böbreküstü bezinde de üretilir. Böbreküstü bezlerin büyümesi fazla androjen üretilmesine ve aşırı tüylenmeye neden olur.

Aşırı Kıllanmanın Nedeninin Belirlenmesi

Yapılan hormon testleriyle kandaki androjen ve diğer hormonların seviyeleri belirlenir. Ayrıca yapılan ultrason incelemesi ve özel radyolojik incelemelerle yumurtalık veya böbrek üstü bezlerindeki tümörler tespit edilebilir.

Aşırı Tüylenmenin Tedavisi

Kozmetik tedavi: Tüy dökücü kimyasalların kullanımı, ağda, traş vb. gibi yöntemlerle geçici olarak bu tüylerden kurtulmak mümkündür. Epilasyon kalıcı sonuç veren yöntemlerden biridir. Hormon tedavisi görecek kişilerin epilasyonu bu tedaviye eklemesi uygun olur.

Tıbbi Tedavi: Aşırı tüylenmenin tedavisinde en sık kullanılan ilaçlar doğum kontrol haplarıdır. Bu haplardaki östrojenler karaciğerde androjenlere bağlanarak onların etkisini azaltır. Diğer bir ilaç olan Spiranolakton androjenlerin ciltteki etkisini engeller. Böbrek üstü bezlerinin hastalıklarına bağlı aşırı tüylenmenin tedavisinde kortizon kullanılır. Son yıllarda GnRH analoglarıyla yeni tüy çıkması engellenir. Önceden çıkan tüyler hormon tedavisiyle dökülmez, tedavinin bitiminden sonra epilasyon uygulanarak yok edilebilir. Hormon tedavisine başlandıktan ortalama bir - iki yıl sonra ilacın dozu azaltılarak, tüylenmenin tekrarlanıp tekrarlamadığı tespit edilir ve gerekirse ilaca daha uzun süre devam edilir.

Güzelligin ve estetigin vazgeçilmez ön kosulu olarak görülen pürüzsüz bir teni gölgeleyen asiri tüylenmenin birçok nedeni var. Uzmanlar bu nedenlerin kalitimdan, hormonal faktörlere, ilaçlardan, kötü huylu tümörlere kadar uzanabildigine dikkat çekiyorlar.Binlerce yildir saglikli, tüysüz, pürüzsüz bir teni güzelligin tarifini yapan sanatçilar neredeyse vazgeçilmez bir kosul olarak görmüsler. Öyle yazip, öyle resmetmisler güzelligi.

Tabii kaçinilmaz olarak ayni anlayis kadinlar için de geçerli olmus. Bugün kendisini güzel hissetmek isteyen her kadin cildinin , tüysüz bir görünümde olmasini istiyor. Ama ne yazik ki, her kadin bu kadar sansli degil. Basta hormonal olmak üzere birçok faktörün yarattigi killanmalar kadinlarin ciddi bir stres altina girmesine, ikili iliskilerinin, toplumsal yasamlarinin olumsuz etkilenmesine neden oluyor.

Vücuttaki killarin artisinin hem estetik hem de sosyal açidan sorun yarattigini vurgulayan kadin hastaliklari ve dogum uzmani Opr. Dr. Erkan Sari (*) bu sikayetlerle hergün yüzlerce kadinin iç hastaliklari, endokrinoloji polikliniklerine ve estetik merkezelerine basvurarak çare aradigini belirtiyor. Dr. Sari‘nin verdigi bilgiye göre sorunun anlasilabilmesi için önce vücuttaki normal kil yapisinin bilinmesi gerekiyor. Vücuttaki tüyler vellüs ve terminal killar olmak üzere ikiye ayriliyor. Vellüs denilen tüyler çocuklarin yüzelerini kaplayan ince ve renksiz tüyler. Terminal killar ise daha kalin ve renkli olup seks hormonlarina bagimli (erkeklerin çene ve karninda) veya bagimsiz (kirpik ve kaslar) olmak üzere gelisiyorlar. Erkeklik hormonlari (androjen) seks hormonunun etkili oldugu alanlarda vellüsleri, terminal kil haline çevirebiliyor.

Kadinlardaki asiri tüylenmenin tip dilindeki adinin “hirsutizm” oldugunu söyleyen Opr. Dr. Erkan Sari, “Bu genelde androjene bagli olarak gelisir. Genç kadinlarin ortalama yüzde 25-35Õinde karin alt bölgesi, memebasi kenarlari ve dudak üst bölgelerinde terminal kil bulunur. Birçok kadinda yasla bu killarda artis gözlenir” diyor.

Hirsutizm androjene bagli ve bagimsiz olarak iki gruba ayriliyor. Androjene bagimli tip hirsutizmde killanma, erkekte killanma görülen bölgelerde artiyor ve daha çok erginlikle ortaya çikiyor. Opr. Dr. Erkan Sari, genellikle bu tip hastalikla altta önemli bir sorun saptanmadigini belirterek, “Androjende hafif bir artmaya veya ciltte androjene karsi gelisen asiri hassasiyete bagli olarak bu bozukluk belirir. Androjene bagimli olmayan hirsutizm ise vücudun herhangi bir bölgesinde killanma artisi ile kendini gösterir” diye konusuyor. Bu durumun ya kil köklerinin kan dolasimindaki androjen hormonlara asiri duyarli olmasina ya da böbreküstü bezleri veya yumurtaliklardan androjen hormon üretiminin artmasina bagli oldugunu belirten dermatoloji uzmani Dr. Tülin Mansur (**) ise söyle konusuyor: “Ilk durumda kanda hormon miktari artmamistir, ancak kil kökleri bu normal düzeydeki hormona asiri cevap vererek normalden hizli uzar ve kalinlasirlar. Böyle kisilerde killanma ergenlikle birlikte baslar, 30′lu yaslara kadar artar, daha sonra o düzeyde kalir. Ikinci durumda ise kanda androjen hormon miktari artmistir; killarda çogalma ergenlikten önce veya sonra baslayabilir.

Bu hormonal bozuklugun en sik karsilasilan nedenleri; yumurtalik veya böbreküstü bezlerindeki kistler, hücre çogalmasi veya iyi ya da kötü huylu tümörlerdir. Bu hastalarda androjen hormon fazlaligindan kaynaklanan adet düzensizlikleri, deride asiri yaglanma ve sivilcelenmeler, ses kalinlasmasi, gögüslerde küçülme, saç dökülmesi, kötü kokulu terleme gibi belirtiler de bulunabilir. Eger bu belirtiler oldukça hizli bir sekilde ortaya çikarsa ve kandaki hormon düzeyi çok yüksekse kötü huylu tümörlerden kuskulanmak gerekir.

Asiri tüylenmeye bazen çesitli nedenlerle kullanilan danazol, anabolik steroidler, kortizon, progesteron, fenitoin, diazoksid, siklosporin, streptomisin, minoksidil gibi ilaçlar da yol açar. Bunlarin bir kismi androjen etkisine sahip, bir kismi da kil büyümesini dogrudan uyaran ilaçlardir. Ilaçlara bagli tüylenme genellikle kalici degildir ve ilacin kesilmesinden sonra birkaç ay içinde geriler. Çok daha nadir olarak böbreküstü bezleri ve yumurtaliklarin hormon salgilamasini düzenleyen, hipofiz adi verilen bir bezin asiri çalismasi vushing ve akromegali gibi hormonal hastaliklara ve bu hastaliklarin bir belirtisi olarak asiri tüylenmeye yol açabilir. Hipofiz bezinin prolaktin adi verilen bir hormonu fazla miktarda salgilamasi, hipotiroidi ve sismanlik da tüylenme nedenleri içinde yer alir.”

Teshis nasil konuluyor?

Hirsutizmin nedenleri arastirilirken önce altta herhangi bir hastalik yatip yatmadiginin incelenmesi gerekiyor. Opr. Dr. Erkan Sari, arastirma yapilirken dikkat edilmesi gereken konularda sunlari söylüyor:”Bu konuda ilaçlarin özellikle dogum kontrol haplarinin kullanmaya baslandigi yas sorulmalidir. Ayrica hastalarda aile hikayesi, adet düzeni, sismanlik hikayesi, killanma yaninda saçin ön bölgelerinde dökülme, ses kalinlasmasi gibi belirtiler sorgulanmalidir. Kanda en fazla bulunan androjen testosterondur. Testosteron cilte etki göstermek için 5 alfa redüktaz adi verilen bir enzime ihtiyaç duyar. Yapilan çalismalarda hirsutik kadinlarda diger kadinlara göre bu enzimin daha fazla oldugu gösterilmistir. Tüm bu saptamalara ragmen hirsutik kadinlarda çogu zaman altta bir hastalik saptanamamaktadir.

Düzenli adet gören ve muayenesinde herhangi bir hastalik belirtisi olmayan kisilere genelde hormonal inceleme gereksizdir. Fakat killanma yaninda adet düzensizligi mevcut ise kan alinip serum testosteron, prolaktin, progesteron, LH ve FSH düzeyleri incelenmelidir. Hirsutizm kadinlarda ciddi psiko-sosyal sorunlar yaratan bir kozmetik problemdir. Bu olay bir hastalik olmadigi için yapilacak tedavilerin kisiye yarar ve zarari çok iyi hesaplanmalidir. Tedavi yaklasimi iki yönlüdür: 1 Killarin mekanik olarak ortadan kaldirilmasi: Hafif killanma artisi olan hastalarda mekanik olarak killarin yok edilmesi yeterli ve güvenlidir. Traslama, görünen killarin geçici olarak ortadan kaldirilmasi için en kolay yöntemdir. Birçok kisinin iddiasinin aksine tras ile killarin büyümesi hizlanmaz. Elektroliz ise bölgesel killanma için güvenli bir yöntem olmasina ragmen pahali ve uzun süreli bir tedavi gerektiren bir yöntemdir.2 Ilaç tedavisi: Iyi bir ilaç tedavisi ile terminal killar daha ince ve daha renksiz bir hale gelebilmektedir. Hafif killanmasi olan genç bayanlarda ilaç tedavisi çok iyi sonuç vermektedir. Ne yazik ki ilaç tedavisi tam bir iyilesme saglamamakta ve kimi zaman tekrarlamasini önlemek için hayat boyu sürdürülmesi gerekebilir.”

Degisik dallarin isbirligi gerekiyor. Dr. Tülin Mansur ise tedavide amacin, mümkünse nedenin örnegin örnegin kist veya tümörün ortadan kaldirilmasi oldugunu belirterek sözlerini söyle sürdürüyor:”Eger bu mümkün degilse androjen hormon artisinin ilaçlarla baski altina alinmasiyla yeni kil artislarinin önlenmesi; bunun yanisira da mevcut killarin vücuttan uzaklastirilmasidir. Tedavi cerrahi, jinekoloji, endokrinoloji, dermatoloji, kozmetoloji gibi birçok dalin isbirligini gerektiriyor. Hormonal tedavide kullanilan ilaçlar androjen hormonlarin böbreküstü bezi ve yumurtaliklardan salgilanmasini veya kil köküne etki etmesini engelleyerek killarin asiri çogalmasini baskilar.

Glukokortikoidler, oral kontraseptifler, bromokriptin, spironolakton, siproteron asetat bu ilaçlar içinde en çok kullanilanlardandir. Bu ilaçlarin önemli yan etkileri olabileceginden mutlaka hekim kontrolünde kullanilmasi gereklidir. Tüylenme artisinda gözlenebilir bir degisiklik elde edilebilmesi için tedaviye en az 6 ay-1 yil devam edilmesi gerekir. Mevcut killarin tek basina hormonal tedaviyle ortadan kalkmayacagi bilinmelidir; bu nedenle tedavi epilasyon veya diger depilatuar yöntemleri de gerektirir. Androjen hormon fazlaligina bagli olmayan asiri tüylenme durumlarinda ise hidrojen peroksitle agartma, agda, depilatuar kremler, elektroliz veya laserle epilasyon gibi hastanin tercih ettigi yöntemlerden biri kullanilabilir.”

Hormonlara Bağlı Aşırı Tüylenme

İstenmeyen tüyler bütün kadınların ortak ortak sorunu. Bir de bu sorunun sebeplerle arttığı, erkeksi tüylenmenin görüldüğü durumlar var. Ferti_Jin Kadın Sağlığı Merkezi‘nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr.Murat Taşdemir, aşırı tüylenmeden kurtulmak için hormonal tedavinin gerekliliğine dikkat çekiyor.

Nihayet yaz geliyor; incecik giysilerle birlikte özgürlüğümüze de kavuşacağız…Kış boyu havasız kalan cildimiz havayla daha fazla temas edecek. Böylelikle kendimizi daha iyi, daha hafif ve enerjik hissedeceğiz.

Ancak öyle bir sağlık sorunu var ki bu mutluluğu temelden sarsarak engelleyebiliyor. Aşırı tüylenme. Kollarda, bacaklarda, karın ve göğüs bölgelerinde olduğu kadar yüzde yüz görünen bu sorun kişide deprasyona kadar ciddi sonuçlar doğurabiliyor.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp