Altını Islatan Bebek

Altını Islatan Bebek :



Altını Islatan Bebek

Altını Islatan Bebek İle İlgili Merak Ettiklerinizi ve Öğrenmek İstediklerinizi Aşağıdaki Makaleden veya Şifa Marketin Resmi Web Sayfasınde Yer Alan Bebek ve Gelişimi Kategorisinden Ulaşabilirsiniz.


Altını Islatan Bebek

Kimi aileler için içinden çıkılmaz bir sorun, kimileri için ciddi bir bunalım sebebi... Aslında çocuklardaki altını ıslatma hiç de öyle abartılacak bir hadise değil. Üstelik yalnız da değilsiniz, dünyada yaklaşık 7 milyon çocuk altını ıslatıyor.

Normal şartlarda çocuklarda idrar kontrolü 5 yaşına dek sağlanabilmektedir. Bu nedenle çocuklar 5 yaşını doldurana dek, altını ıslatma diye bir sorunun varlığından söz etmek doğru olmaz. Bu dönemden sonra, ayda en az bir kez yatak ıslatma söz konusu ise, tıbbi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu düşünebiliriz.

Neden komşunun çocuğu değil de bizimki?

Yatak ıslatmanın altında birden fazla neden yatmaktadır. Kalıtsal etkenler önemli bir yer tutar, ailede benzer bir durumun bulunması riski arttırmaktadır. Çocuğun sinir sisteminin yaşıtlarına göre daha yavaş gelişim göstermesi de mesane kontrolünü geciktirerek, yatak ıslatmada rol oynar.

Belki de en sık rastlanılan sebeplerden birisi derin uykudur. Çocuk bu derin uyku esnasında idrara sıkıştığının farkına varamaz. Bunların yanı sıra idrar yolu enfeksiyonları ile bazı bedensel ve hormonal bozukluklar da bu duruma yol açmaktadır.

Anne-babanın özellikle aklında tutması gereken husus, yatak ıslatan çocuklarda herhangi bir biçimde davranış bozukluğu ya da zekâ geriliğinin olmadığıdır.

Ne yapsak da kurtulsak?

Öncelikle serin kanlı olun. İyi bilin ki, uygulayacağınız yöntemler işe yaramasa bile çocuk belli bir sürenin sonunda mutlaka mesane kontrolünü sağlayacaktır. Yapılan çalışmalar, genç kız veya delikanlılık çağlarında da aynı sorunu yaşamaya devam eden çocukların çok çok nadir olduğunu, bunların da önemli bir bölümünün yapısal bozukluklara bağlı olduğunu göstermiştir.

Sonraki adımda çocuğun idrar yolu enfeksiyonu gibi tıbbi bir sorununun olup olmadığını araştırın. İdrar tetkikinin ve doktor muayenesinin normal olması durumunda diğer aşamalara geçilebilir.

Çocuğunuzu karşınıza alıp konuşun. Bu durumun en az sizin kadar onun da canını sıktığını aklınızdan çıkarmayın. Sorunun çözümünde çocuğun işbirliği, olmazsa olmaz önem taşır. Kesinlikle sert davranmayın ve suçlayıcı olmayın. Çocuğu rencide edecek, alaya alacak cümleler sarf etmek, diğer yaşıtlarıyla karşılaştırmak, hadiseyi daha da çapraşık bir hale dönüştürür.

Uykusu çok derin olan çocuklarda başlangıç olarak 2-3 saatte bir uykudan kaldırıp, tuvalete çıkarmak gerekir. Burada dikkat edilecek husus çocuğun tamamen uyandığından emin olmak, yarı uykulu, gözü kapalı bir biçimde idrara çıkmamasını sağlamaktır.

Birlikte bir şema oluşturun. Bu şema üzerine, günlere göre çocuğun kuru veya ıslak kalktığını gösteren notlar alın. Kuru kalktığı her güne bir yıldız koyarak ve çocuğu ödüllendirerek teşvik etmek yararlı olacaktır. Asla ıslak kalkılan günler için ceza verme ya da ödülleri geri alma yoluna gitmeyin.

Tıpta yatak ıslatma durumlarında kullanılan bazı ilaçlar da mevcuttur. Ancak bu tür bir tedavi, taşıdığı ciddi yan etkiler, düşük başarı oranı ve tedavi sonlandırıldıktan sonra yeniden benzer sıkıntıların ortaya çıkma ihtimali nedeniyle, ilk etapta göz önünde bulundurulmamaktadır.

Sabır ve sevgi: En güzel iki ilaç

Sabırlı olun. Bu anahtar kelimenin açamayacağı kapı yoktur ve unutmayın, telaşa kapılmak kişiyi her zaman geciktirir. Çocuğunuza onu çok sevdiğinizi, fakat yatak ıslatmanın giderilmesi gereken bir sıkıntı olduğunu anlatın. Eğer sizin de çocukluk döneminize ait benzer bir öykünüz varsa onunla paylaşın. Bu, çocuğunuzun özgüvenini oldukça kuvvetlendirecektir.

Yukarıdaki hususlara dikkat edilecek olursa, her gününüzü kâbusa çeviren, içinden çıkılmaz gibi görünen bu sorunun üstesinden kolayca gelinecektir.

-----------------------------------------------------------------------

ANNE SÜTÜ

Modern hayat tarzının getirdiği en önemli sorunlardan birisi de, hiç kuşkusuz sağlıksız anne-bebek ilişkisi. Çalışma koşullarının zorlaması ile annelerin bebeklere ayırdığı zaman oldukça sınırlı kalıyor. Böylece çocuğun psikolojik gelişimi üzerine olan olumsuz etkiler bir tarafa, sağlıklı büyüme süreci de büyük darbe yiyor. Bu durumun en önemli göstergelerinden birisi de bebeğin anne sütünden yararlanma süresi.

Ülkemizdeki bildik istatistik maluliyet nedeniyle bize ait net veriler olmasa da, gelişmişlik düzeyi (!) olarak kendimize örnek aldığımız ABD'deki vahim bulgular, bizde de alarm zillerinin çalması için yeterli olsa gerek.

ABD'deki annelerin yalnızca %14'ü uzmanlarca önerilen asgari 6 aylık emzirme süresine uyuyorlarmış. Oysa tüm tıp otoriteleri, bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenmelerini, ek gıdaların da devreye girmesi ile bu sürenin 2 yıla, bu mümkün olmuyorsa en azından 1 yıla kadar uzatılmasını önermekteler. Bu şartlarda beslenen bebeklerin aşırı kilo almadan daha iyi büyüdükleri ve enfeksiyonlara karşı daha dirençli oldukları tespit edilmiş.

Bu faydalara ucuz ve güvenilir bir yoldan ulaşmanın mümkün olduğunu da göz önünde bulundurarak, annelerin bebeklerini emzirme hususunda biraz daha istekli olmaları gerekiyor.



SENDE YORUM YAP!

Whatsapp